Hayatın her döneminde yaşadığımız olumsuzluklar karşısında çoğumuz yeniden ayağa kalkardık.Tecrübe derdik buna.Kötü bi' tecrübe...Bazense kayıplar verirdik.Kötü bir tecrübe diye adlandırdığımız seçimlerimiz karşısında bazen kendimizde ayağa kalkma gücünü bulamayız ve işte o zaman bir omuza ihtiyaç duyabiliriz.
Akın'la ilgili gerçekleri öğrendikten sonra ona kötü bir tecrübe olarak bakmıştım.Zor da olsa ayağa kalkmam gerekiyordu ve ben kalkmıştım.Yaşadıklarımın üstesinden gelemeyip , depresyona girme gibi bir durumum bile yoktu ki benim.Annem için ayakta durmalıydım.Babam her ne kadar bize en büyük kötülüğü yapmış olsa da en fazla iki gün ağlayabilirdim ben.Sonrası zaten belli...Zor da olsa yeniden başlamak.
Seçtiğim bu yolda yanımda Akın'ı da
görmeyi istemiştim.Onsuz yürüyebileceğim bir yolum yoktu ki benim.Ona tüm kalbimle bağlanmıştım fakat o beni yıkmıştı.İnsanı gerçekten en çok sevdiği yaralarmış.Doğru.
Yaşadım ve gördüm.
Keşke hiç tecrübe edinmeseydim.Keşke o temiz dünyam hiç ters düz olmasaydı.Ama biliyorum ki o zaman da bir yalanın içerisinde yaşayacaktım.Belki de tüm ömrüm boyunca boş bir mezarı ziyaret edecektim.
Akın'ı affetmiştim , evet.En azından bunu denemek için kendime ikinci bir şans vermiştim.Babamın yokluğuna rağmen tüm bu kötülüklerden uzak sakin bir çocukluk geçirmiştim.O ise benden çok farklıydı.Kin,nefret ve intikam duygusuyla büyütülmüş , çocukluğu elinden alınmış biriydi.
Amcasının intikamı için beni kullanmıştı.Belki de buna mecbur bırakılmıştı fakat sonuç olarak yapmıştı.Öyle sert duvarları vardı ki...Yıkılmaz sanmıştım.Ailesinden başka kimseyi sevmemesi öğretilen bir adam beni sevmişti.
Ama en çokta canımı o yakmıştı.
En ufak bir zararı dokunmayacağını düşünüp, tüm benliğimle her şeyimi vermiştim ona.Belki de buydu en çok beni yaralayan.Ona güvenmiştim.
Fakat özellikle Akın'ın babasıyla olan konuşmamdan sonra fikirlerim biraz da olsa kendiyle çelişmeye başlamıştı.Sadece savaşmayı bilen birinden size çiçek uzatmasını bekleyemezsiniz.Onun elleri barut , üstü kan kokar.Bir çiçeği büyütmesini bilmez.Elleri narin değildir bazen severken incitir,kırar.
Akın tam olarak böyleydi.
Ailesi dışında herkesle savaşmayı ve kimseye güvenmemesi gerektiği söylenerek büyütülmüş biriydi.Ama denemek istiyordu ,bunu biliyordum.Kan bağı olmayan birini sevmek , ona bağlanmak istiyordu.
Şimdi düşünüyorum da benimle tanıştığı ilk günden itibaren farkında bile olmadan sınırlarını genişletmişti.İkimizde yaralıydık , belki ikinci bir şansı ikimizde hak ediyorduk.Tüm ömrüm boyunca acaba mı demek istemiyordum.Keşke ona ikinci bir şansı verseydim en azından deneseydik demek , yıllarımın onsuz geçmesi, bu düşüncelerin zihnime dolmasıyla bile nefesim tıkanıyorken gerçekte olmasını asla istemezdim.
Akın'ın evine giderek ona ikinci bir şansı vermek istediğimi söylememin üzerinden tam bir ay geçmişti.Bu bir ay içerisinde hem çok şey değişmiş hem de her şey neredeyse eskisi gibi de denebilirdi aslında.
Annem hala her cuma babamın sahte mezarına gidiyor.Duasını okuyup , toprağını suladıktan sonra eve dönüyordu.Üzerine gitmek istemediğim için konuyla ilgili konuşmayı artık bırakmıştım.Onu öldü bilmeyi istediğini anlıyordum hatta ona hak da veriyordum.Benim içinde ölmüştü ancak mezarlığa ziyarete gitmeyi tabii ki bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ
Teen FictionŞiddetli kar yağışında, hiç bilmediği yoldan aracını çıkaramayan Mira , tanımadığı bir yabancıdan yardım istemek zorunda kalır. ~ "Duvarlarına öfke ve barut kokusu sinmiş bu eve, nasıl kışın ortasında açan kardelen kokusunu getirdin..." ~ "Dedim y...