İshak abi

10.5K 629 121
                                    




✨Ne söyleseniz haklısınız.Bir türlü bölüm atamadım aşırı yoğunluktan.Hadi şöyle booool yorumlu bir bölüm olsun.Düşüncelerinizi cidden çok merak ediyorum.Keyifli okumalar ♥️





Neydi yaşamak?Sevdiğinden yediğin darbeye rağmen hala hayatında olmasını istemek miydi?Yoksa gurur ve kendine ördüğün duvarlarınla soluduğun soluk mu?Yoksa sadece mutlu olabilmek miydi?Her ne olursa olsun mutlu olabilmek...Hatta belki affedebilmek.

Kendimi bıraksam yüreğim her şeye rağmen delicesine koşardı Akın'a.Bunu biliyordum , kendimi tanıyordum ben.Fakat bu kadar severken yaşadığın kalp kırıklığı peki?O çok sevdiğin yaşamın sana artık bir tat vermemesi.Tüm inancını ve güvenini yitirmiş olmak hatta...Yaşamak neydi? Nasıl bir histi?

Sadece yaşamak istemiyordum ki ben.Mutlu bir hayat sürmek istiyordum herkes gibi.Boşa alınan bir nefes ne uğrunaydı mesela?Hayatını tekrar yoluna koymaya çalışmadan, çabalamadan aldığın nefesin hiç bir önemi yoktu bence.İnsan sadece yaşamamalı.Yaşarken çabalamalı...İnancını yitirmemeli.Her şeye rağmen bir umudun peşinden koşmalı.

Yol boyunca oturduğum yerden dışarıdaki telaşesi olan insanlara bakarken bir yandan oldukça gergin hissediyordum.Yanımda oturan adamda en az babam kadar hayatımı alt üst etmişti.Belki farkında bile değildi ama yaşamımı elimden almıştı.Bildiğim tüm doğrular bir bir yıkılmıştı.

Arabanın içerisindeki sessizlik oldukça rahatsız edici boyuttaydı.Biraz mesafeyle yanımda oturan Asaf beye baktığımda yüzündeki ciddi ifadeyle camdan dışarıya baktığını gördüm.Sabah İshak abi ve annemle kahvaltı masasına oturduğumuzda görmeyi beklediğim son kişi bile değildi kendisi.Fakat gelmişti.Nedeni ise şimdilik belirsiz.

Baş başa konuşmak istediğini belirtmişti ancak ona güvenmediğimiz için kabul etmemiştim.Zaten annemde hayır derken oldukça katıydı.Fakat kendisi bulunduğumuz semtin fazlasıyla kalabalık olan sahilinde konuşmak istediğini belirtmesi üzerine kabul etmiştim.Zaten bana zarar vermek isteseydi bugüne kadar eline yüzlerce fırsat geçmişti bunun için.

Şimdiyse neredeyse gelmek üzere olduğumuz sahilin açık otoparkına giriş yapmak üzereydik.Başımı tekrar cama doğru çevirip dudaklarımı hafiften ısırmaya başladım.Son zamanlarda özellikle çok gergin olduğumda bunu yaptığımı fark etmiştim.Aracın durmasıyla Asaf beyin şöförü hızla kapısını açarak çıkmasına müsaade ederken ben kendi kapımı beklemeden açtım ve beni rahatlatmasını umduğum deniz havasını soludum.

Asaf bey bana bir bakış atıp eliyle geçmem için işaret yapmasıyla yürümeye başladım.Kendisi de hemen yanımda yürümeye başladığında ikimizde sessizdik.Başımı hemen sol tarafımda bulunan deniz manzarasına çevirdiğimde biraz daha kendimi iyi hissediyordum.

Boş bankın yanından geçerken "Oturmak mı istersin yoksa yürüyelim mi?"

Sorduğu soruyla bakışlarımı kendisine çevirdiğimde konuşmanın hızla bitmesi için "Otursak daha iyi olur."

Başıyla onayladıktan sonra ikimizde aramızda biraz mesafe bırakarak oturduk.Bakışları bir süre denizin üzerinde uçup duran martılara takıldı.Ardından derin bir nefes vererek "Evlatlarım için her zaman en iyisini istedim Mira.Belki biraz bencildim ama hep en iyisini hak ettiklerini düşündüm ve bu şekilde hareket ettim.Akın...Benim ilk göz ağrım , erkek evladım." Bakışlarını denizden çekmeden düşünceli bir şekilde "Ona baktığımda kendimi görmek istedim.Öyle ya , ben bu dünyadan göçüp gittiğimde ailemizin başına o geçecekti...Çocukluğunu yaşamadı hiç.Kendini bildi bileli hep bir yetişkin gibi davrandı.Şimdi düşünüyorum da ona büyük haksızlık yaptım.Belki de hala yapıyorum.Bilemiyorum...Bildiğim tek şey onun hep iyiliğini düşündüğüm." Bakışlarını bana çevirip dikkatli bir şekilde yüzümü inceledi. "Şimdi sen merak ediyorsun.Seni nasıl kabul ettiğimi , öyle değil mi?" Cevabımı beklemeden başını tekrar çevirerek "Cevabım aynı...Oğlum için.Seni sevdi...Olmaması gereken bir şeydi fakat oldu.Ailesini karşısına alacak kadar sevdi seni Mira.Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?"

DAĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin