"Kalbim kaç derken zihnim neden senden yana?"
***
(*DÜZENLENMİŞTİR*)
Bana sorarsanız eğer hayat kendi nezdinde iki taraflı bir varoluş sorunsalıydı. İki taraflı ve ya da ikiyüzlü. Kimin kendi çapında nasıl şekillendirdiği o kişinin kendi bakış açısının kuşatmasıydı. Benim bakış açım hayatın iki taraflı olduğu konusunda. Velakin buna iki taraflı değil de ikiyüzlü dersek daha doğru olurmuş gibime geliyor. Oysa ikisi de aynı anlam ifade etmiyor muydu? Hayır! Hayat başlı başına gerçek yüzünü biz ölümlü ruhlardan gizleyen bir karmaşaydı. Anlam kavramının dışında oluşan bir çeşitlilikti. İki taraflıydı. Hayat, gördüklerimizden ve göremediklerimizden ibaretti. Gerçek yüzünü bizlerden gizleyendi. Gördüğümüzü sandığımız her şeyin bir yanılsama olduğunu acı gerçeklerle yüzümüze çarpan bir saçmalıktı. Hayat gördüklerimizden değil göremediklerimizden ibarettir çünkü.
Göremediğimiz her şey asıl gerçek olandı, asıl hayat olandı, yaşamın aslı bile orada saklı bir hazineydi. Bizden gizlenen her şey bizim asıl sahip olamadığımız gerçeklikti ve o gerçeklere ulaşmak her daim acı verici ve ulaşılmazdı. Belki de hayat bu yüzden bu kadar acımasızdır. Bizler gerçekleri görmek istedikçe hayat önümüze engeller çıkararak bizi asıl yolumuzdan şaşırtmayı amaçlıyordu. Bizi sevdiklerimizle sınayarak asıl amacımızdan saptırıyordu. Bu sebepten insanoğlu her daim bilinen tarafta ziyan olurken bilinmeyen tarafın acısını yaşıyordu. Amacına ulaşamadığı her an boynuna geçirilen sırların ilmeği onu dibe çekiyordu. Ve o dibe çekildikçe gözüne inen yalan perdeleri onu süsleyip gerçekliğe olan bakış açısını gölgeliyordu.
Hayatın göründüğü gibi olduğu konusunda kendimizi kaptırdıkça bir adım daha uzaklaşıyorduk yalan sandığımız gerçeklikten. Peki, bu hayatın bir sonu var mıydı? Ölüm demeyin. Hayatın ölümle son bulan bir eylem olduğuna kimse inandıramazdı beni. Herkesin son bulduğunu sandığı ölüm, belki de bu yaşamın yalandan ibaret olmayan tek gerçekliğidir.
"Kalbine vur ki bir daha seni öfkenle yaralamasın..."
O son söylediklerim beni bile şaşkınlığa uğratırken onun kalbine yasladığım parmağımdan gözlerimi alamadım. Az önceki söylediklerimin etkisinden çıkamıyordum. Karşımdaki bedenin kıpırdanmasıyla gözlerimi ona çevirdim. Yüz hatları hala sert ve somurtuyor olsa da az önceki kadar sinirli olduğunu söyleyemezdim. Elini kaldırıp göğüs kafesinde duran elimi tuttu. Gözlerini benden ayırmazken parmağımı göğsünden nazikçe çekip indirdi. Ona aniden izin almadan dokunmam uzun zamandır varlığını unuttuğum utanç duygusunun kırıntılarını gün yüzüne çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI
Fantasy"Yapma..." diye fısıldadım ellerinin arasında kalbim can çekişirken. Belimdeki ellerini kullanarak beni kendine bastırdığında aldığım kesik nefesler birer iniltiye dönüşerek dudaklarımın arasından firar etti. Boynuma gömdüğü yüzünü eğerek kokumu içi...