7/BÖLÜM: "ZİHİN TUZAĞI"

719 129 629
                                    

"Dünyaya geldiğiniz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarsınız..."

Denemeler | Montaigne

***

Başım Ozan'ın omzunda öylece yatağa uzanmış ablamın hala bana inanmayışı yüzünden sessizce
ağlarken, ikimizden de ses çıkmıyordu. Uraz ağabey ablamı odaya çıkardığında konuşarak
sakinleştirmeyi başaramayınca ablamın bana yaptığı gibi o da suyuna sakinleştirici hap atıp
gizlice içirmişti. Yani bu evin içinde bir saatten fazla bulunan herkes Nuri Alço'ya dönüşüyordu.

Bu yaptığını bize anlattığında Ozan önce saatlerce onunla alay edip gülmüş, sonra da kendisine
de aynı şeyi yapacaklar diye korkup Uraz ağabey çıkınca bütün ilaçları saklamıştı. Elimi uzatıp Ozan'ın sol bileğindeki kol saatini kendime çevirip saate baktım. Gece yarısı olmak üzereydi ve hepimizde fazlasıyla yorgun düşmüştük. Gözleri kayıp giden Ozana döndüm. Çok uykusuz ve yorgundu. Onu bu saatte tek başına evine gönderemezdim. Hem kalsındı bu gece benimle. O adam tekrar gelirse eğer görsündü o da. Ablam zaten küsmüştü bana en azından o gitmesindi. Yanımda kalsındı.

"Ozan?"

"Söyle!" Öküzlüğüne göz devirip başımı omzundan kaldırıp doğruldum.

"Bizde kalsana bu gece." Kaşlarını çattı ve oda saatine baktı. Saatin bu kadar çabuk geçtiğine şaşırmıştı benim gibi.

"Saat gece yarısına geçmek üzere. Ailenden izin alsan ve bizde kalsan olmaz mı?" diyerek ısrar ettim kalması için.

"Bilmiyorum Liva, uygun olmayabilir. Hem ablan ne der ki bu işe?" Kararsız bakışlarla saçlarını kaşıdı. Evet belki de bekâr iki genç kızın evinde kalması kimseye doğru gelmeyebilirdi ama Ozanla yıllardır süregelen bir arkadaşlığımız vardı bizim. Bu mahallede ki herkes bizi tanır ve bilirdi. Yıllardır onunlaydım ve gerçek bir aile olduğumuz zamanlardan beri bu hep böyleydi. Babam ölmeden ya da annem bizi terk etmeden önce de bir kaç kez bizde kaldığı ve benim de onlarda kaldığım olmuştu. İki kardeşten farkımız yoktu. Bu yüzden bizde kalmasında bir sakınca görmüyordum.

"Ablam bir şey demez ki. Daha önce de seni kalman için davet etmişti zaten hatırlasana." Kararsız bakışları hala yüzümde oyalanırken uzanıp ellerini tuttum.

"Hadi ama lütfen benim için. Bir yatak kurarız sana olur biter. Semra teyzeden izin alırsın. Bugün çok zor bir gündü ve tek başıma uyuyabileceğimden emin değilim. Sen kalırsan korkmam hem."
dediğimde sonunda ikna etmeyi başarmıştım.

"Tamam, madem bu kadar çok istiyorsun kalayım ama önce anneme sormalıyım."

"Tamam, hemen ara o zaman anneni." ondan ayrılıp masa da duran telefonunu uzattım. Telefonu alıp oturduğu yerden kalktığında arkasından söylendim.

"Annesinin kuzusu." dediğimde ikimiz de güldük. Normalde evin reisi her zaman babalardır fakat onların evinde işler biraz değişiyordu. Ozan da dâhil kim olursa olsun annelerinden izin
alırlardı hep. Buna daha önce de bizzat şahit olmuştum. İzin alırken, harçlık isterken hep annelerine koşarlardı. Tabi bende öyle. Semra teyze de beni kızı gibi bellediğinden biriyle buluşurken, bir yere giderken ablamdan izin almam yetmiyormuş gibi birde gidip ondan da izin alırdım.

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin