23/BÖLÜM: "KABUS MU? RÜYA MI?"

266 75 271
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınız keyifli okumalar dilerim<3

"Ben, bakışlarından duyuyorum seni sevgilim. Sağır olma bana... Bırak duyayım seni. İzin ver gözlerim tanısın sessizliğini."

Asel A.


***

ELİNA SAYORA'NIN GÜNCESİNDEN (Geçmişten Bir Kesit)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ELİNA SAYORA'NIN GÜNCESİNDEN (Geçmişten Bir Kesit)


Bazen bazı anlar anlatılmazdı. Anlatmak istersin ama anlatamazsın. Kendin bile anlayamazsın çoğu zaman. Ne yapacağını bilemezsin. Beyhude bir çabayla yorar durursun düşüncelerini. Hâkimiyetini kuramazsın zihninde. Acı çeke çeke öğretilir sana gerçekler. Olmaz dediğin her şeyin olmasının şaşkınlığıyla kalırsın aniden. Anlam veremezsin. Anlatamazsın. Anlayamazsın. Tıpkı şu an da olduğu gibi. Anlam veremiyorum yaşadıklarıma. Düşüncelerim hapishane duvarı gibi. Çıkışı yok. Onu düşünmek ise o hapishane duvarlarının üzerime gelmesine neden oluyor. Kurtulamıyorum. Her şeyin üstüne birde şu arkamda duran adamın varlığı da ayrı bir soru işareti. Kimdi bu adam? Neden hala Aral'ın yanına varamadık? Bu ormanın bir çıkışı yok muydu?

"İstersen sana bir kıyafet ayarlayabilirim."

Sesini duyduğumda dakikalardır yürüdüğümüz yolda durarak arkamı döndüm. O dere kenarında bayılmak üzereyken beni tutan ve Aral'ın nerede olduğunu bildiğini söyleyen adamla ormanın içinde yürüyorduk. Biraz da olsa kendime geldiğimde zorbela ayaklanıp ondan beni Aral'a götürmesini istemiştim. Kim olduğunu bilmediğim bu yabancının beni söylediği gibi gerçekten ona götüreceğinden tam olarak emin olmasam da onun yaşadığını görmeye çok ihtiyacım vardı. Bir umutla takılmıştım peşine. Aklım o kadar Aral ile doluydu ki ona tam olarak kim olduğunu bile doğru düzgün soramamıştım. Bir umutla çıkmıştım bu yola. Bu umut ya sonum olacaktı ya da beni ona kavuşturacaktı.

Zihnim fazlasıyla doluydu. Islak kıyafetlerim üzerime yapışmıştı. Berbat haldeydim ve kendimi her an yere yığılacakmış gibi hissediyordum. O adam ise her an düşerim diye arkamdan geliyordu. Bunu anlamıştım çünkü birkaç kez tökezlediğimde oldukça çevik hareketlerle tutmuştu beni. İyi biri olduğunu düşünmüyorum. Güven vermiyordu. Ama bir kötülüğünü de gördüğüm söylenemezdi. Nerede olduğumu ise hala bilmiyordum. Burası fazlasıyla tuhaf bir yerdi. O aldığımız darbelerden ve bıçak yarasından sonra öleceğimize emindim hâlbuki. Ama ölmemiştim ve bu adam doğruyu söylüyorsa eğer Aral da hala hayatta olmalıydı. Onu görmek için can atıyordum.

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin