18/BÖLÜM: "ARALANAN SIR PERDESİ"

232 74 353
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınız. Keyifli okumalarrrr<3

💫

"Herkes aynı anda geceyi yaşar, ama herkesin karanlığı farklıdır."

-La edri-

***

LİVA'NIN GÜNCESİNDEN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

LİVA'NIN GÜNCESİNDEN...

Gitmişti. Aral beni düşmanımın eline bırakıp gitmişti. Bırakma demiştim ben oysa ona. Gururumu hiçe sayarak kal dememiş miydim ben ona? Demiştim. Yalnız kalmaktan korkan beni neden istemediğim halde zorla buraya bırakıp gitmişti. Bilerek mi yapmıştı? Beni bilerek mi buraya getirmişti? Göz göre göre beni düşmanımın ayağına kendisi mi getirmişti? Nasıl yapardı bunu bana? Neden yaptı?

Arkamda duran bu adam evime gelip bana saldıran adamdan başkası değildi. Yüzünü görmesem de asla unutamazdım sesini. Hayatımı tek bir günde cehenneme çeviren bu sesin sahibini unutmak mümkün değildi. O buradaydı. Tam arkamdaydı ve beni kaçmaması için sıkıca elinde tuttuğu bir kuş gibi tutuyordu. O nasıl burada olabilirdi? Aral söyledi ama bana. Burası Düş Kapanı dedi, rüyadan ibaret tüm bunlar dedi. Peki, o zaman bu adamın benim rüyamda ne işi vardı?

Aral'ın söyledikleri eğer ki doğruysa bu adam zaten o lanet olası aradığı kapanın içindeydi. İnsan neden içinde olduğu bir şeye sahip olmak isterdi ki? Bu resmen dünyaya sahip olmayı istemek gibi bir şeydi. Bu çok saçma! Bu adam neden buradaydı? İçerisi o kadar karanlıktı ki girince varlığını hiç fark etmemiştim. Peki ya Aral, o fark etmiş miydi? Onun beni bile isteye buraya bırakmış olması düşüncesi midemi bulandırıyordu. Ona güvenmiyordum evet ama yine de bunu bana yapmış olması düşüncesi canımı acıtıyordu. Beni neden bu adama teslim etmek istesin anlamıyorum. Ne gibi bir çıkarı olabilir ki bu durumda? Ona güvenmem için bu kadar çabalarken Aral'ın böyle bir şey yapıyor olması çok mantıksız geliyordu. Eğer bunu bilerek yaptıysa... Kahretsin! Umarım beni bile isteye bu adamın yanına getirmemişsindir Aral. Yoksa hiç iyi şeyler olmayacak.

"Dilini mi yuttun? Konuşmuyorsun hiç." Demesiyle sinirle homurdandım. Bu adam ne tür bir ruh hastasıydı?

Islak kirpiklerimi kırpıştırarak titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözyaşlarım bana itaat etmek yerine akmaya devam edince sinirlerim bozuldu. Kahrolası bu yerde Aral dışında başkalarının da olduğunu anlamıştım ama neden kimsenin aklına buraya tesadüf eseri de olsa girmek gelmiyordu? Şuan gerçekten de iyi kalpli boylu poslu bir herifin bu kapıdan içeriye girmesine ve beni kurtarmasına ihtiyacım fardı. Ciddiyim. Bir elf de olsa hoş olurdu yani. Tamam, kahretsin Aral'a bile razıyım ama lütfen biri gelip beni kurtarabilir mi?

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin