3/BÖLÜM: "KİMSİN SEN?"

1.4K 171 1.6K
                                    

"Hiç kimse izlemiyormuş gibi dans et, Hiç incinmemiş gibi sev, Hiç kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle, Dünya cennetmiş gibi yaşa."

***

(*DÜZENLENMİŞTİR*)




Bedenimi saran ani bir düşme hissiyle uzandığım yerden hızla doğrulduğumda ciğerlerime çektiğim acı soluklarla bir kaç kez öksürdüm. Göğüs kafesim sanki devasa bir binadan atlamışım gibisinden heyecan ve korkuyla çırpınıp dururken titreyen bedenim halsizce tekrardan yere yığıldı.

Uzandığım yerden derin nefesler alarak titremelerimin geçmesini bekledim. Göz kapaklarımı araladığımda yüzüme düşen gün ışıkları gözlerimi acıtınca elimi yüzüme siper ettim. Bedenim yavaş yavaş soluk alışlarımla beraber düzene girince dikkatlice doğruldum. Oturur pozisyona geldiğimde yüzüme düşen saçlarımı arkaya itekledim.

Bedenim hala bana bir yükmüş gibi ağır geliyordu. Araladığım göz kapaklarımla etrafıma göz gezdirdim. Gördüklerimle şaşkınlık bedenimi tesiri altına alınca gözlerimi ovalayıp bir kaç kez açıp kapattım ama ortada değişen birşey olmayınca şaşkınlık içerisinde bir kaç küfür savurdum. Ben odamda değildim! Hatta odamı geçtim ben evimde bile değildim. Yerden kalktığımda etrafımda kimse var mı diye kontrol ettim ama kimseyi göremedim.

Ben... Çok farklı bir yerdeydim ama burası neresi? Işıklar neden bu kadar canlı, etraf neden bu kadar sessiz? Kimse yoktu. Tamamen tek başımayım. Bomboş bir arazide gibiydim ya da bir orman bilmiyordum. Tek bildiğim şey evimde olmadığımdı.

"Kimse var mı?"

Bulunduğum yerde etrafıma bakarken birilerine ulaşma umuduyla seslendim ama hiçbir cevap alamadım. Birkaç adım atıp yürümeye başlamıştım ama sanki bitmez tükenmez bir yoldaydım. Kim getirmişti beni buraya?

Yürümeye devam ederken gözlerim belki bir umut tanıdık bir şeyler görür diye bakınıyordum. Sessizce ilerlemeye devam ettiğimde ağaçların arasında gördüğüm bir karaltıyla kaşlarımı çattım. Biraz daha ilerlediğimde o karaltının bir vücut olduğunu fark ettim.

Orada gerçekten birimi vardı? İlerde bir kuyu olduğunu zorlukla seçtiğimde hemen başında da biri olduğunu gördüm. Gözlerim beni yanıltmıyorsa eğer orda her kim varsa bana nerde olduğumu söyleyebilirdi belki de. Koşar adımlarla kuyunun başına doğru yürüdüm. Yaklaştıkça onu daha net görmeye başlamıştım.Bu bir adamdı. Evde yaşadığım olaylar aklıma gelince tereddüte düşmeden edemedim. Olduğum yerde durdum ve elimi boynuma götürdüm.

Boynumda belirgin olan yarayı parmaklarımda hissedince içimin ürpermesine engel olamadım. Korkmamalıydım. Korkarak hayat yaşanmazdı. Burdan tek çıkış yolum kuyunun başındaki o adam olabilirdi. Peki ya o adam bu adamsa? Bu ihtimali yok sayamazdım. Üzerimdeki pijamayı yukarı çekip yaranın kapanmasını sağladım artık görünmüyordu. Tereddütlerimi ve korkumu içimde hapsedip çıplak ayaklarımla yürümeye devam ettim. Üzerimde hala pijamalarım duruyordu ve ayakkabılarım yoktu. Burası her neresiyse nasıl geldiğimi bilmiyordum üstelik ablam neredeydi? Cemre neden yanımda değildi? Peki ben neden evde değildim?

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin