16/BÖLÜM: "MAYSA"

258 78 422
                                    

Yıldızımızı parlatmayı ve yorum yapmayı lütfen unutmayınız, keyifli okumalar<3

"O gece bana uzatılan elin senin olduğunu bilseydim sevgilim bil ki Azraile kafa tutar, o eli tutmak için bin kere yaşar, sonra bin kere daha sende ölürdüm..."

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Aman Allah'ım!"

Elimdeki telefonun fenerinin aydınlattığı kadarıyla binaların arasında olan şeye baktığımda gördüklerim yüzünden adeta donup kalmıştım. Telefonun fenerini daha da yaklaştırarak karşımızdaki çocuğa çevirdiğimde nutkum tutulmuş gibiydi. Tahminen sekiz dokuz yaşlarında bir kız çocuğuydu bu. Üzerinde gri elbisesi, bembeyaz beline kadar uzanan saçları, aynı renge sahip beyaz kaşları, aydan daha parlak beyaz teni, masmavi kocaman gözleri ve de yüz hatlarıyla çocuktan çok olgun bir kadını anımsatan haliyle gerçek olamayacak kadar güzeldi.

"Elina?" diyen Aral da en az benim kadar nutku tutulmuş bir şekilde gecenin karanlığında ay gibi parlayan bu kızı izliyordu.

"Efendim?" derken gözlerimi bir saniye bile olsa kızdan ayıramamıştım. Öylece karşımızdaki çocuğun görüntüsüne baka kalmıştık ama bizi şaşırtan yalnızca kızın görüntüsü değildi. Gecenin bir vakti küçük bir kız çocuğunun bu vakitte bir sokak ortasında elinde tuttuğu karanlıktan renginin ne olduğunu tam olarak seçemediğim bir çiçekle neden binaların arasında saklanıp ağladığıydı da. Yolunu mu kaybetmişti?

"Bu bir çocuk." Diye mırıldanan Aralı onaylar gibi başımı salladım. Gördüklerimin etkisinden hala çıkamamıştım ve onun da benimle aynı durumda olduğu aşikârdı.

"Görüyorum."

"Elina bu bir kız çocuğu."

"Farkındayım."

"Bu ne biçim çocuk lan!" dediğinde tam küfür edecekti ki karşımızda duran kişinin her halükarda bir çocuk olduğunun bilincinde olduğundan kendini frenlemek zorunda kaldı.

"Ne bileyim ben? Biz bile çocukken sümüklü sünepe bir şeydik. Bu çocuk nasıl masal kitaplarından fırlamış gibi karşımızda duruyor bende henüz anlamış değilim."

"Sanırım rüya görüyorum." Dedi sesi büyülenmiş gibi çıkarken.

"Rüya görmen için önce uyuman gerek."

"Belki de bu bir sanrıdır."

"Aynı sanrıyı bende görüyor olamam ya!"

"O halde bu şey gerçek mi?"

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin