10/BÖLÜM: "KIRILAN AYNALAR VE KANAYAN YARALAR"

408 99 461
                                    

“Bana: ‘Sana ait olmayan kalbin zaten ölü.’ Denildiğinde cılız sesini duyurmaya çalışan kalbime
tıkamıştım kulaklarımı. Lakin  onun kalbinin haykırışlarına sessiz kalamayan benliğim ağrıyan kalbime
inat sarmıştı kanayan kalbini…”

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🥀

Aral'dan...

“Ölecek mi?”

“Şu an için hayır ama kalbi için sağlam bir tedavi görmesi şart. Farkında değil belki ama kalbini zorladıkça durumu daha da kötüleşiyor. O bizden biri değil ve uyguladığımız tedavi onu iyileştirmeyebilir."

“İyileşecek! Ne gerekiyorsa yapın ama bu adam ölmeyecek duydun mu? Yaşaması ve iyileşmesi için ne gerekiyorsa yapacaksınız.”

“Nasıl isterseniz efendim.”

“Uyandığında haberim olsun.”

“Tabi efendim."

Sesler duyuyorum ama söylenenleri anlayamıyorum. Her uzvumda kavurucu bir ateş vardı sanki. Kıpırdayamıyorum. Zihnim bulanıklaşmış bir dere yatağı gibi tüm berraklığını yitirmiş durumda.  Göğüs kafesimin üzerinde yumuşak bir baskı hissetiğimde irkilerek gözlerimi araladım. Kirpiklerimin arasından nemli bulanık gözlerim
görüşümü kısıtlarken kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Sanki tonlarca yük taşımışım gibi bir yorgunluk hakimdi bedenimde. Göz kapaklarımı bir kaç kez kırpıştırarak araladığımda
görüşüm netleşmeye başladı. Göz hizama yabancı bir sima düştüğünde kaşlarımı çatarak göğsümün üzerinde hareket eden eli tuttum. Uzandığım yerden doğrulmaya çalıştığımda başım dönmeye başladı.

Uzanman gerekiyor. Henüz tam olarak kendine gelmedin.” Diye bir ses duyduğumda yerimde kas katı kesildim. Bu ses!

Allah belanı versin Dares!

Gözlerimi irice açıp karşımdaki yaşlı yüze baktığımda bir elinde tuttuğu tasın içindeki gri sıvıyla, göğsümde tuttuğum eline baktım. Sonra da herşey çok hızlı gelişti. Göğsümdeki eli bir çırpıda tutup ittiğimde uzandığım yerden hızlıca
ayağa fırladım. Ani hareketimle başım dönerken etrafımda duran eşyalardan birine tutunarak
dengemi sağlamaya çalıştım. Burnuma gelen çürük et kokusuna benzeyen bu şey her neyse
midemi bulandırmaya başlamıştı. Gözlerimi kapattığımda başımın dönmesinin geçmesi için biraz bekledim. Kalbim yine çok hızlı atmaya başlamıştı. Bir dakika! Kalbim! Korkuyla yüzümü göğsüme çevirdiğimde göğüs kafesimin üzerindeki gri sıvıya baktım.

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin