YAZAR NOTU: Bu kurguyu 2022 yılında yazmaya başladığım için tarihlerde ona göre düzenleme yapılmıştır bilginize!
🕊️
"Zamanın akışı durunca fark ettim sende esir kaldığımı. En güzel esaretim buydu belki de. Kalbimin bir tek sana esir oluşu, kaburgalarımın arasında yaşam süren bu gamsız yüreğim, bir senin tutsağın olmaktan meftundu sevgilim..."
***
Şüphe, amansız bir merak, hayali imkânsız bir olasılık silsilesi. Zihnim odağını kaybetmiş bir yaşam çukuru. Karşımdaki gözleri ise hiçliğe bakar gibiydi. Hissizdi. Çoğu zaman duygularını iyi gizleyebildiğini fark etmiştim. Fazla soğukkanlıydı. Sorduğum soruya rağmen herhangi bir iz belirmedi yüzünde. Yalnızca gözlerime bakıp susmaktı tek yaptığı."Babamı tanıyor musun, Aral?"
Sorumu yinelediğimde yüz ifadesi hala aynıydı. Duygusuz. Bana bakarken böyle değildi ama konu babamdan açılınca ve ondan söylemediğim halde soy ismimi duymamla bakışları bir anda tersine dönmüştü. Olan biteni anlayamıyordum. Aral, babamı tanıyor olabilir miydi? Bu mümkün olabilir miydi? İyi de nasıl?
"Tanıyorum." Zihnim tüm bu düşünceleri geri itmeye çalışırken ondan duyduğum tek bir kelime onlarca anıyı üzerime yığdı. Dudaklarım aralandı. Sesimi bulamadım. Duyduklarımı sorguladım.
"Nasıl?"
"Semih Arsal'ı tanıyorum."
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Bunu yapmam için bir sebebim yok."
"İyi de nasıl? Sen bir rüyadasın..." oturduğum yataktan kalktığımda iki elimi de şakaklarıma yasladım. Bakışlarımı yeniden ona çevirdiğimde hala hissizdi. "Oda seni tanıyor mu?" diye sorarken buldum kendimi. Hafızamda Aral'a dair hiçbir şey yoktu. Adını bir kez bile duymamıştım.
"Tanıyor."
"Senden hiç bahsetmemişti. Nasıl ve nereden tanışıyorsunuz? Yani sen burada ve o oradayken bu nasıl mümkün... Ah! Bana bir açıklama yapsan iyi olur!" Dememle oda benim gibi ayaklanıp karşıma geçti.
"Ben burada doğmadım Liva. Buraya esir olmam tüm yaşamımı kapsamıyor." Demesiyle bakışları arkamızda sessizce durup bizi izleyen Maysa'ya takıldı. Hissiz gözlerinde bir öfke belirdi. Maysa'nın gözlerini kaçırdığını görmek ise işleri daha da tuhaflaştırdı.
"Ne zamandır buradasın?" gözleri ondan ayrılıp beni buldu.
"On sekizinci yaşımdan beri."
"Kaç yaşındasın?"
"24"
"Dört senedir burada esir misin yani?" derken sesime bir hüzün yansımıştı.
"Sandığından daha uzun süredir buradayım. Zaman kavramı, Liva. Ben yalnızca Düş Kapanında dört sene yaşadım."
"Bana doğum tarihini söyle."
Bu cümleyi kurarken soğuk ellerim adeta buz kesti. Zaman kavramı kelimeleri zihnimde artçı darbelerini indirdi. Sözlerim o an bir ricadan çok emirdi. Yüzüme bakarken tereddüt içindeydi. Bunu görebiliyordum fakat ona dair olan merakım ve babamla olan tanışıklığından söz etmesi hayatımın yapboz parçalarını bulmak yerine daha da etrafa saçmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI
Fantasy"Yapma..." diye fısıldadım ellerinin arasında kalbim can çekişirken. Belimdeki ellerini kullanarak beni kendine bastırdığında aldığım kesik nefesler birer iniltiye dönüşerek dudaklarımın arasından firar etti. Boynuma gömdüğü yüzünü eğerek kokumu içi...