26/BÖLÜM: "YALANIN YEMİNİ"

179 27 202
                                    

14.02.2022 DÜŞ KAPANI adlı kurgumu yazdığım ve yayınladığım ilk tarih. Eski okurlarım bilir ki ben bu kurguyu o sene içinde yazıp tamamladım fakat bazı kişisel sorunlardan dolayı silmek durumunda kaldım. Uzun zaman önce tekrardan bu kez bölümleri düzenleyerek yayınlamaya başladım ve hala da devam ediyorum. Bu süreçte yanımda olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Bazı okurlarımdan mesajlar alıyorum madem kitap bitti neden bölümleri geç atıyorsun diye. Ben kitap yazmak bir yana aynı zamanda bir öğrenci olduğum için sınavlarım oluyor çalışmam gerekiyor ve haklı olarak zamanım olmuyor çünkü bölümleri ciddi bir düzenleme altına aldım fakat eski haliyle kısmen hala aynı mantık hatası bırakmadan yazmak benim açımdan zor ve beni anlamanızı umuyorum. Keyifli okumalar❤️

💝

"Genelde yaşadığımız acıların altında, en sevdiğimiz insanların imzası vardır."

-Paul Auster-

OZAN'IN GÜNCESİNDEN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

OZAN'IN GÜNCESİNDEN

Hayat, kimi zaman bir oyundan ibaretti. Sonunda herkesin kaybettiğini bildiği amansız bir oyun. Savaşmadan kaybetmek acizlikti kimine göre. Savaşarak yenilmek ise çabaladığını göstermek. Hayatın sonunda kazanmak pek az kişiye tanınmış bir ayrıcalık. Geriye kalan kesimin bu savaş için verdiği mücadele koca bir hiçlikten ibaret. Bir oyunda yalnızca kazanan mı mükâfatlandırılmalıydı? Bu uğurda kaybedenin verdiği mücadelenin hiçliğe karışması niyeydi? Ortada bir mücadele varsa bu herkesin mücadelesi sayılmaz mıydı? Kazanmak mıydı makul olan? Kaybedenin fedakârlıkları görmezden gelindi, kazanan mükâfatlandırıldı. Bir oyunun yalnızca tek amacı kazanan ve kaybedeni belirlemek olarak yerini aldı.

Bu yalnızca bir soytarılıktan ibaretti kanımca. Ortada bir savaş varsa bu her iki tarafında verdiği mücadeleyi kapsamalıydı. Kimse görmezden gelinmemeliydi. Kaybedeni de görmek hep içimde yaşamını sürdüren bir lanetti. Çünkü kazanın sevincini görmektense, kaybedenin üzüntüsünü görmeyi kendine amaç edinen dengesiz bir yapıya sahiptim. Bu yapı kesinlikle kimi zaman bir lanetti. Kayıp verenin duygularını içinde saklarken, kazananın sevincini dışına yansıtmak soytarılık değil de neydi?

Önümdeki yapıya bakarken parmak uçlarımı kenarındaki kavisli bölgede gezdirdim. Kafamdaki tasarımı birebir inşa etmiş olmak, şaheserime bakarken gülümsememe neden oldu. Masanın üstünde duran silikon tabancasını da alıp son rötuşları yaparken yapıyı olası bir tehlikeye karşı sağlamlaştırdım. Bu kez kesinlikle tam not alacağımdan emindim. Yaptığım evin tasarımını dikkatlice masaya koyduktan sonra geriye doğru birkaç adım atıp aradaki mesafeden de eserimi inceledim. Kesinlikle muazzamdı.

DÜŞ KAPANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin