Ait olduğu yeri bulamamış, bulduğu yere de uyum sağlayamamış kimseler hep bir arayış içindedirler. Ararken rastladığı, yaşadığı, maruz kaldığı ve bulduğunu sandığı şeyler de birer tecrübedir derler. O halde Savaş benim sonsuza kadar sürmesini istediğim en güzel tecrübemdi.
Kendimi ait sandığım yer benim gerçek evim değildi, uyum sağladığımı sanmıştım. Yanılmışım. Ne kadar inkar etsemde sevgiye muhtaçtım. Bunu belli etmek istemesemde sürekli bunu aramıştım. Sevginin peşinde koşmuştum. Ona ulaşamadıkça sürekli öfkelenmiştim ama hiçbir zaman onu aramaktan vazgeçmemiştim. Ve hayat ilk defa beni kenara itelemeyi bırakmış, yüzüme gülmüş ve karşıma onu çıkarmıştı. İlk defa kendimi tamamen bir yere ait hissederken kendi ellerimle bunu öldürmeyi seçmiştim. Birgün beni affedeceğini umut etmek istedim ama buna inanmam için içimde en ufak bir kıpırtı olmamıştı. Çünkü biliyordum. Beni affetmeyecekti.
"Beni aramanı beklemiyordum." Başımı yasladığım camdan kaldırıp dikiz aynasından açık kahveye kaçan gözlerine diktim. Onunla görüşmek benim uzun zamandır aklımdaydı oysa ki.
"Olanlardan sonra sen gelirsin sanmıştım." Gerçekten beklemiştim onu. Beni önemsediğini, benim için endişelendiğini görmek istiyordum. Onu hayatıma almak için bir sebep bulmak istemiştim ama o ne aramıştı ne de ziyaretime gelmişti.
"Geldim." Şaşkınlıkla ona doğru döndüm. Benim böyle bir şeyden haberim yoktu.
"Ama-"
"Kapıdan geri döndüm sonra. 3 kere." Aralık dudaklarım daha da açılırken içimde bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Sanırım artık bir sebebim olacaktı.
"Neden?"
"Cesaret edemedim."
"Neden!?"
"Çünkü seni koruyamadım." Saçmalık.
"Seni uzakta bekleten bendim. Nasıl koruyacaktın ki?" Cevap vermedi. Başıma gelenlerden herkesin kendine bir pay çıkartmasından sıkılmıştım artık.
"Telefonda sesin kötü geliyordu? Bir şey mi oldu?" Sürekli bir şeyler olup duruyor..
"İş birliği yapabileceğimizi düşündüm." Direksiyonu sıkı sıkı tutan parmakları birkaç saniye sonra yavaşça gevşedi ve daha rahat bir tutuş sergiledi.
"Sen yeter ki iste.. kardeşim." Kardeşim...
⚫
"Sen benden ne istediğinin farkında mısın!?" 5 dakikadır süren bağırışları hız kesmeden devam ederken daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım. Eğer ben en yakınlarımı arkamda bırakıp ondan yardım istiyorsam beni anlamak zorundaydı.
"Yardım edebileceğini düşünmüştüm ama yanılmışım!" Beni getirdigi bu küçük evden çıkmak için kapıya doğru yöneldiğimde kolumdan tutup beni durdu.
"Hazal.. bu berbat bir plan!"
"Daha iyi bir planın var mı peki!"
"Neden bir plana ihtiyacın var ki? Biz o katili yakalayana kadar evde kal yeter." Gözlerimi devirip kollarımı önümde bağladım.
"Bir plana ihtiyacım var çünkü daha fazla kayıp vermek istemiyorum!"
"Vermeyeceksin!"
"Bana bunun garantisini verebilir misin!? Veremezsin!"
"Bak-"
"Bak orada sadecr ben vardım ne sen ne de bir başkası. Sadece ben! Ben orada cehennemi yaşarken kaç defa ölüp dirildim haberin var mı senin! O sapık.." onu hatırlamak bedenimde uyuşma hissi yaratırken kendimi fazla kaptırmadan devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
Teen FictionBenim onu bulmam bir başlangıç, onun beni bulması ise bir sondu. Başlangıcım ile sonum birbirine çok yakındı. Biri yaşama diğeri ölüme çağırıyordu. Biri elimi tutarken diğeri çelme takıyordu. Ben ise hep o kısa olan yaşamla ölüm arasında ki ince çiz...