Bölüm 50: Aşk Düğümü

136 7 0
                                    

Sustuğum şeyler var, hiç konuşmadıklarım, içinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden insanlar var...

'Günaydın sevgilim.' Gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm hasret kaldığım yüzü oldu. Ama nasıl..?

Panikle yattığım yataktan kalktığımda neler olduğunu anlamak istercesine etrafa bakındım. Ben buraya ne zaman gelmiştim ve onun burada ne işi vardı!? Ve.. burasıda neresiydi böyle?

Kalktığım yatağa baktığımda aslında kalkmadığımı gördüm. Ben ayaktaydım ama bedenim hala yatakta uzanıyor ve kollarını aşık olduğu adama doluyordu. Neydi bu şimdi? Başka bir evrendeki en güzel halimiz mi?

Bu.. manzara gerçek olamayacak kadar güzel gözüküyordu. Böyle kalabilmek için nelerimi vermezdim. Onunla olmak, sadece onunla olmak.. Tek istediğim buydu.

Beni kucağına aldığında zevkle yanağını öpüp omzuna başımı koyuşumu seyrettim. Bir ruh gibi etraflarında dolanıp kapıya kadar peşlerinden gittim. Biz mutluyduk. Onunla mutluydum. Sanki tüm bu yaşananlar yaşanmamış gibiydi. Sanki o bana ihanet etmemiş, sanki ben ölmemişim gibi.

Dışarı çıktığımızda gördüğüm manzara fazlasıyla cezbediciydi. Gözlerimin önünde uçsuz bucaksız masmavi deniz, ayaklarımın altında beni gıdıklayan minik kum taneleri. Biz gerçekten hayalimi yaşıyorduk!

Savaş beni kucağında birkaç tur döndürdüğünde kahkahalarımız birbirine karıştı benimse gözümden bir damla yaş aktı. Onu istiyordum. Olduğum yerden hızlı adımlarla yanına gidip ona dokunmak istedim. Parmaklarımı yüzüne doğru yaklaştırıp sakallarına dokundum ama sanki parmaklarım boşluğa düşmüştü. Tekrar denedim ama olmadı. Ben onu hissedemiyordum o da beni. Buradayım diye fısıldadım ama beni duymadı. Belki de payıma düşen bu güzel hayali uzaktan izlemekti.

Beni yere bıraktığında üzerimdeki uzun beyaz geceliğin etekleri uçuşmaya başladı. Rüzgardan dolayı gözlerimin önünde uçuşan saçlarımı benim yapmama izin vermeden yanağımı okşayarak kulağımın arkasına sıkıştırdı. Eskiden bunu sık sık yapardı. Ona veda etmeden önce hep yapardı. Beni benden önce düşünmesi hoşuma giderdi.

Yaşlarla dolan gözlerimi ovalayarak sildim. Bir çeşit rüyada olmalıydım. Çünkü gerçek olamayacak kadar güzel olan bu yaşantıya ancak rüyamda sahip olabilirdim.

'Seni seviyorum.' Alnını alnıma dayadığında içli bir nefes çektim. Dalgaların kıyıya vurma sesi gülüşmelerimize karışıyor ve zihnimde yankılanıyordu. Sesini çok özledim. Onu çok özledim.

'Sen uyanmayınca huysuzlanıp içeriye kaçtı.' Kim? Birisi daha mı vardı? Ama hayalim sadece ikimiz içindi.

'Anne! Uyanmışsın!' Duyduğum küçük çocuk sesiyle olduğum yerde donup kalırken şaşkın bakışlarım yavaşça küçük evin kapısına kaydı.

Henüz 5 yaşlarında olan oğlan çocuğu koşarak yanımdan geçtiğinde rüzgarıyla savrulmuş gibi bir adım geriye gittim. O.. bana anne mi demişti?

'Ne işler çeviriyorsunuz siz?' Çocuğu kucaklayıp kollarımın arasına aldığımda tek elimle alnına düşen saçlarını geriye gittim. Kumral saçları tıpkı benimki gibi dalgalıydı, gözleri ise Savaş'ın gözlerinin kopyasıydı. Yer yer yeşillere kayan elaları tıpkı onun gibi bakıyordu. O bizim çocuğumuz muydu?

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin