Bölüm 23: Geçmiş

3.6K 166 0
                                    

2 gün sonra

Gözlerimi yavaşça kırpıştırırken kollarımı yukarı uzatıp yatakta iyice gerindim. Bugün güneş ışığı beni rahatsız etmiyordu, soğuktan da rahatsız değildim. Sebepsizce mutluydum. Ya da kimi kandırıyorsam... sebebi belliydi. O gece Savaş ben uyuyunca değil sabah 6 da gitmişti. Tam 5 saat omzunda uyumuştum... omzunda...

Tabi o gidişinden sonra bugüne kadar daha görmemiştim ama olsun. Tam 5 saat...

Yüzümden silinmeyen tebessümle yataktan kalkıp banyoya girdim. Bir insan neden 5 saat yarı büklüm kalır ki... ben uyanmayayım diye tabii ki! Hem gitmek istese giderdi. Bence o da kalmak istedi.

Bir yandan dans ediyor bir yandan da dişlerimi fırçalıyordum.

"Sabah sabah bu neşeni neye borçluyuz. Yani seni kolay kolay güldüremiyoruz da şimdi ağzının kulaklarına varma sebebini merak ettim doğrusu." Öykü hayattan bezmiş bir şekilde kollarını önünde bağlamış saçının yarısı toplu yarısı dağılmış bir şekilde giydiği pembe pijamalarıyla bana ters ters bakıyordu.

Ağzımı çalkaladıktan sonra soğuk suyu bir güzel suratıma çarpıp yüzümü havluyla kuruttum.

"Rolleri değişmiş gibiyiz. Ne bu halin."

"Ne varmış halimde."

"Saçın başın dağılmış ve üstelik üzerinde hala pijamaların var maazallah Doruk seni böyle görürse-"

"Evde yoklar o yüzden rahatım." Yine mi... 2 gündür sabahları erkenden çıkıyorlar geliyorlarsa bile gecenin bir yarısı gelip yine sabah erkenden gidiyorlardı.

"Nereden biliyorsun?"

"Sabaha kadar yatamadım. Onlar giderken de seslerini duydum."

Yüzüm hafif asık şekilde dolabın kapağını açtım.

"İdil kahvaltı hazırlamış giyin gel seni bekliyoruz." Onaylayan bir mırıltı çıkartıp odadan çıkmasını bekledim. O gidince dolaptan çıkardığım kıyafetleri yatağa atıp oturdum.

Sabah sabah nereye gidiyorlardı ki? Günlerdir görmüyordum onu ve günlerdir beraberken hele o geceden sonra ona iyice bağlandığımı fark ettim. Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da onu tekrar görmek istediğimdi. Bana karşı iyiydi hem de çok iyiydi. Ama kapalı bir kutu gibiydi aynı zamanda. Onun kilidini açmam lazımdı ama bunu ancak o izin verirse yapabilirdim. İzin verir miydi ki?

"Hazal!!" Hızlıca oturduğum yerden kalkıp üzerimdekileri çıkarmaya başladım.

"Geliyorum..." çıkardığım siyah pantolonu ve siyah kazağı giyip saçımı tepeden özensiz bir şekilde topladım. Odadan tam çıkacağım zaman dikkatimi aynalı çekmeceye verdim. Geldiğimden beri orada ne vardı hiç bakmamıştım. Önündeki sandalyeye oturup çekmeceyi araladım. Birkaç takı toka ve makyaj malzemesi vardı. Halka küpeleri severdim. Kutudan küpeleri çıkartıp büyükten küçüğe doğru kulağımda ki deliklerden geçirdim. Kendime bakmayalı uzun zaman olmuştu. Kirpiklerime birazda rimel sürüp kızları daha fazla kızdırmamak için hızlıca odadan çıkıp koşarak merdivenlerden indim.

Mutfağa girdiğimde İdil çayları koyuyordu anlık olarak bana bakıp önüne döndü ama sonra aniden tekrar kafasını kaldırıp dikkatlice beni süzdü.

"Sen... hayırdır?" Bu sözünden sonra Öykü'de beni baştan aşağı süzdü.

"Az öncede mutluydu bu." yüzümü buruşturup sakince masaya oturdum ve çayımı önüme aldım. Benim mutlu olmam onlar için anormal bir şeydi sanırım.

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin