Bölüm 35: Bedel

2.2K 114 22
                                    

Mental olarak o kadar yoruldum ki dümdüz bir sakinlik istiyordum. Acı verici kavgaları değil konuşabilmeyi, gürültülü eğlenceleri değil de sevdiklerimle balkonda sohbet etmeyi istiyordum. Eğer yaşayacaksam bir an önce hayatımın bu anlarına ışınlanmak istiyordum. Kimsenin kimseden bir şey saklamadığı, yalan söylemediği, şüpheye düşürmediği küçük bir hayat sadece. Artık sadece yaşamak istiyordum.

Flashı avcumun içinde döndürürken diğer elimi sancılı karnıma götürdüm. Buluşmadan önce bu kamera kaydını izlemeliydim. Anıl'ın bu işte de bir parmağı var mı yok mu öğrenmeliydim.

'Aşağıdayım.'

Beklediğim mesaj gelince sakince yattığım yerden kalktım. Güçlü olmak zorundaydım. Ceketimi üzerime geçirip kapımın gıcırdamamasına özen göstererek açtım. Savaş'ı çağırmak için gece yarısını beklemiştim. Bizim evde izleyemezdik ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Şimdilik kızlardan bu işi gizli tuttuğum için bizim ev uygun değildi.

Merdivenlerden de parmak uçlarımda inip botlarımı geçirdim ayağıma. Titrek parmaklarımla kapıyı açtığımda da içeriye dolan soğuk hava bütün bedenimi titretmişti. Derin bir nefes alıp dışarıya ilk adımımı attım.

Yorgun ve tedirgin adımlarla arabaya doğru yürüyüp kendimi güçlükle içeriye attığımda neyse ki onu görünce yüzüm biraz gülmüştü. Kısa bir sarılmanın ardından arabayı çalıştırdı.

"Nasılsın?"

"İyiyim... sanırım."

"Biraz daha bekleyebilirsin."

"Bekleyemem... Artık gerçeği öğrenmek istiyorum." Uzanıp dizlerimin üzerindeki elimi tuttu ve dudaklarına götürdü.

"Öğrenelim..." Kısa bir sessizlik sonunda evine varabilmiştik. Hiç vakit kaybetmeden içeriye girip odasına indik.

"Burada bekle hemen geleceğim." Ceketimi çıkarıp film izlediğimiz koltuğa oturdum. Korkuyordum. Anıl'ın bu ailemi de elimden almış olmasından korkuyordum.

Döndüğünde elinde bir bardak su vardı. Anlaşılan o da ne tepki vereceğimi kestiremiyordu. Yanıma oturup sehpahada ki bilgisayarın kapağını araladı. Titrek ellerimle flashı sehpaya bırakıp geri çekildim.

"Bitmesini istiyorum artık... aç ve bitsin."

Flashı takıp enter tuşuna bastı ve arkasına yaslandı. Kaşlarım çatık beklerken yine o boş yol çıkmıştı karşıma. Sabırsızlıkla eğilip birkaç saniye ileriye sardım. Artık bekleyecek fazla gücüm kalmamıştı.

Babamın kırmızı arabası kadraja girdiğinde elimi yavaşça tuştan çektim. Derin bir nefes alıp olacakları beklerken tekrar arkama yaslandım. Yine o araba yavaşlayıp babamın arkasına geçti tam burada bir karartı olmuştu işte. Önemli olan bu arada yaşanan şeylerdi. Oturduğum yerde öne doğru eğilip dirseklerimi dizlerime yasladım. Büyük bir dikkatle olacakları beklerken yeni bir araba daha görüş açısına girmişti. Araba hızla babamın yanından geçip önüne kırdığında nefesimi tutup hafif bir şaşkınlıkla ona doğru döndüm. Kaza değildi...

Gözlerim anında dolarken tekrar ekrana döndüm. Babamın önünü kesen arabadan 3 kişi inmişti. Arkasında ki arabadan ise 2 kişi. Ama onlar... sadece yaşlı 2 insandı. Hiçbir şeyden haberleri yoktu ki...

Annemle babamı zorla arabadan indirip yola fırlattılar.

"Onların bir suçu yoktu... Onlar ölmeyi hak etmedi." Elim sıkışan kalbime giderken kesilen soluklarım arasında zorlukla birkaç nefes almıştım.

Adamın biri öne çıkıp yerden kalkmakta zorlanan annemle babamın başında durdu. Onu tanıyordum. Anıl...

"O yapmış." Masum iki insanın daha canını almıştı. Şerefsiz.

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin