Yine lanet bir pazartesi sabahı ve yine alarm faciası diyemeyeceğim. Çünkü bu gün cuma ve ben alarma değil şiddetli bir baş ağrısı ile uyandım. Ama hayır ben baş ağrısı gibi hissetmiyorum. Ben resmen önce kafamı öldürmek istenircesine duvara vurulmuş, sonra ölmedim diye saçlarımı tek tek yolup onları birleştirip boğmaya çalışılmış ve yine ölmeyip bu sefer kafamı kırmak için üst üste sert bir cisimle vurulmuş yine ölmemiş ve son çare 50. Kattan aşağı atmışlar gibi hissediyorum. Ama sonuç yine ölmemiş sadece bayılmış ve şimdide uyanmış gibi. Halimi ancak yaşayan anlardı.
Yatakta biraz daha yayılıp yastığıma sarıldım. Sertti. Kaşlarımı çatıp parmaklarımı bastırdım azıcık içeri çöküyor ve öyle kalıyordu. Bu sarıldığım şeyin yastık olduğuna emin değilim.
"Onlar benim kaslarım."
"Hıhı." Ben az önce cevap mı verdim? Daha da önemlisi neye cevap verdim. Konuşan neydi?
"Bir dakika. Ne?" Tek gözüm açık tek gözüm kapalı bir şekilde sarıldığım yaratığa baktım. Oha bu oydu. OHA! Onun burada ne işi vardı. Bana alay eder gibi bakıyordu. N'oluyoruz yaa. Önce olduğumuz pozisyona sonra onun üstüne baktım. Şu an da resmen üstünde sayılırdım. Bir bacağımı onun üstünden geçirip diğer tarafa sarkıtmışım. Kolum zaten koca gövdesini sarabildiği kadar sarmış. Yerinde olan tek şey başımın yastıkta olmasıydı. O hala yarım yamalak gülerken kendime gelip önce bedenimi geriye doğru ittim. Bu işleri daha da kötüleştirmişti. Çarşaf bedenimi sarınca kollarımı hareket ettiremedim ve yatakta yuvarlanıp yere düştüm. Bitti mi, tabikii hayır. Düştüğüm yerden kalkıp tam koşarak odayı terk edecektim ki ayağım yerdeki çarşafa takıldı ve tekrar yeri boyladım. Siktir!
Onun yüzüne bile bakamıyordum. Daha dün ona atar yapıp meydan okurken şimdi geldiğim hale bak. Biz neden aynı yataktaydık!? Sakince dünü hatırladım.
Yerden yavaşça kalkıp başım öne eğik bir şekilde göz ucuyla ona baktım. Burası benim evim değildi daha da önemlisi- o ne be! Onun üstü neredeydi. Dün gece ne olmuştu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken dehşet içinde ona baktım.
"Dün gece ne oldu!?" Yutkunmakta bile zorlanırken zorla konuşmuştum. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Ben onun karşısında kıvranırken o sanki hiçbir şey olmamış gibi kolunu başının altına koymuş gözleri kapalıydı. Çok rahat görünüyordu.
"S-senin neden üstünde bir şey yok?"
Olduğu yerde hareketsiz ve rahat bir şekilde yatması sinirlerimi bozmuştu.
"Artık cevap verecek misin!? Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ne oldu dün gece? Neden buradayım? Bana ne yaptın!?" Dikkatini çekmek için bilerek sesimi yükseltmiştim. Bu onu harekete geçirmeye yetmişti.
Normal bir şekilde yataktan kalktı ve yüzüme bile bakmadan kapıya doğru yürüdü. Tam çıkacakken arkasını dönüp küçümseyici bir bakış attı.
"Kıyafetlerin banyoda." Kapıyı yavaşça kapatıp çıktı.
Lanet olsun o diyene kadar kıyafetlerimin üstümde olmadığını bile fark etmemiştim. Üstümde başka birisinin kıyafetleri vardı. En azından onun karşısında çıplak değildim. Ama bu kendimi o kızlar gibi hissettirmemeye yetmedi. O nasıl bakıştı öyle. Çok küçük düşürücüydü. Bu muameleyi hak etmiyordum.
Hemen yanda ki banyoya girip kenarda duran kıyafetlerime baktım. Bunlar ütülenip özenle katlanmış haldeydi. O yapmış olamazdı değil mi? Böyle saçma bir şeyi düşündüğüme bile inanamıyordum. Yapmamıştır tabikii. Hızlıca kıyafetlerimi giyip, elimi yüzümü soğuk suyuyla yıkadım ve saçımı bileğimdeki tokayla tepeden topladım. Etrafta çantama bakındım ama göremedim. Banyodan çıkıp oda da aradım ama bulamadım. Barda mı kalmıştı acaba? Her neyse içinde önemli bir şey yoktu zaten. Telefonum hariç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
Teen FictionBenim onu bulmam bir başlangıç, onun beni bulması ise bir sondu. Başlangıcım ile sonum birbirine çok yakındı. Biri yaşama diğeri ölüme çağırıyordu. Biri elimi tutarken diğeri çelme takıyordu. Ben ise hep o kısa olan yaşamla ölüm arasında ki ince çiz...