Bölüm 4: Revir

8.6K 362 13
                                    


Doruk'tan

Sınıfta otururken kapı birden çalınmadan açılmıştı. Bunu genelde bir tek biz yapardık. Şaşırmıştım. Ama beni asıl şaşırtan içeri girenlerdi. Hemen arkamı dönüp Savaş'a baktım. O da kaşlarını çatmış gelenlere bakıyordu. Gelenler sabah ki kızlardı. Demek aynı sınıftaydık. Araştırma için daha iyi olmuştu.

Arkamı dönüp Savaş'a tam bir şey diyecektim ki özellikle kumral kızı pür dikkat izlediğini gördüm. Gözlerini hiç kırpmadan bütün hareketlerini mimiklerini izliyordu. Kız bakılmayacak gibi değildi ama tabikii de bakma amacı farklıydı. Uzun süre kıza bakmaya devam edince sınıftaki birkaç kişi dikkatini bu tarafa vermişti. Hemen başlarlardı dedikoduya. Dikkatini dağıtmak için kulağına eğilip "Off bacaklara bak be!" dedim. Sonunda Savaş'ın dikkatini çekmiştim ama Bora enseme bir tane yapıştırınca önüme dönmek zorunda kalmıştım. Sınıf birden kıkırdayınca ne olduğunu anlamaya çalıştım. Savaş bile tebessüm ediyorsa kesin büyük bir espriyi kaçırmıştım.

Savaş hala kıza bakıyordu bende tekrar dikkatini dağıtmak için "abi kızlar çok taş be" dedim. Savaş kızlara onun yanında sarkıntılık yapmamdan hoşlanmazdı. Bu sefer ikisi birden bana dönüp anında ölümcül bakışlarını yolladılar.

"Bir rahat dur be oğlum." Sanırım kızda duymuş olmalı ki küçük bir tebessüm ettiğini gördüm. Savaş ve Bora hala bana bakarken ellerimi teslim olmuş gibi yapıp önüme döndüm ve dersi yalandan dinlemeye başladım. Bu hocadan da nefret ediyordum. Yaşına başına bakmadan her tenefüs beni süzüyordu.

Zil çalınca hep birlikte kalkıp dışarıya çıktık. Hocanın arkamdan seslendiğini duymuştum ama duymamazlıktan gelip hızlıca çıkmıştım sınıftan. Bir sigara iyi giderdi şu an. Her lisede olduğu gibi burada da sigara yasaktı ama... okul bizimdi. Dışarı çıktığımızda her zaman ki çardağa gittik ve oturduk. Burada bizden başka kimse oturmazdı. Aslında böyle bir kural yoktu isteyen gelip oturabilirdi bir şey demezdik. Ne diyecektik sanki altı üstü bir çardak. Ama okulun sahibi olunca her şeyin sahibi gibi gözükebiliyorduk.

Oturduğumuzdan beri Savaş birini arıyor gibiydi. Arada bir arkasını dönüp okulun giriş kapısına bakıp duruyordu. Ne olmuştu bugün bu çocuğa böyle. Bora zaten elinden telefonu düşürmüyordu.

"Savaş sen şu kızı tanıdığına emin misin abi?"

Arkasına yaslandı ve bacaklarını biraz aralayıp tek elini çardağa uzattı. Bir sigarada o yakıp derince içine çekti.

"Bilmiyorum. Çok tanıdık geliyor. Bir yerde gördüğüme eminim."

Bora telefonu cebine koyup arkasına yaslandı ve gözlerini arkamdaki tek bir noktaya kilitledi. "Bardaki kızlardan biridir."

"Sence bardaki kızlardan biri olsa hatırlar mıydım?"

"Güzel bir gece geçirdiysen neden olmasın?" Gözlerini devirdi. Savaş kızlarla pek haşır neşir olmazdı. Arada takıldıkları olurdu tabi ama hiçbir zaman ileri gitmezdi. Bora ise grubun çapkınıydı. Ulan bir insan her gün başka bir kızla konuşur muydu? Ben ise... bu durum bende biraz karışıktı. Girersem çıkamazdım o yüzden girmiyordum.

"saçmalama."

"Kız güzel, geceler zaten bizim. Neden hatırlamayasın?"

İki elimi kaldırıp işaret parmağımla Bora'yı gösterdim. Güzel laftı bro.

Topuklu ayakkabı sesleri duymaya başlayınca konuyu kapatıp arkama yaslandım. Bu kızlar havada nasıl yürüyordu?

Selin ve tayfası her zaman ki gibi ilk soluğu dibimizde almışlardı. Abisiyle arkadaşız diye yüz bulup geliyordu yanımıza. Daha doğrusu Savaş'ın yanına.

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin