24. Bölüm- Zarın On Üç Yüzü

37 4 0
                                    

Selamlar herkesee. Nabersiniz?

Umarım bölümler akıcı bir şekilde ilerliyordur ve sayfa uzunluğu canınızı sıkmıyordur. Zira daha şimdiden beş yüz sayfayı aşmış durumdayız. 

Bir soru sorarak zamanınızı almak istemiyorum, fakat hatırlatmadan edemeyeceğim. 

Fikirlerinizi, soru ve önerilerinizi yorumlarda belirtmeyi, oy vermeyi ve hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın. 

Öpüyorum, iyi okumalar!



Diana sırtını koltuğa yaslayıp saçlarını arkasına attı. Gözleri karşısındaki koltukta oturan adamın gri ile mavinin karışımı gözlerindeyken garson, elindeki kahveyi Diana'nın önüne bıraktı.

 Diana gülümseyerek teşekkür etti, karşıdaki adamsa yalnızca kahvesini kendine çekti ve garsonun gitmesini bekledi. Garson, başka bir istekleri olup olmadığını sorup olumsuz cevap alınca onların yanından uzaklaştı. 

Diana'nın karşısındaki adam tam kahvesini eline almışken gözünü kısıp öksürmeye başladı. Derin nefesler alıp verirken yandaki masada sigara içen bir diğer adama ters ters baktı. 

"İstersen çıkalım, dışarıda daha rahat konuşuruz."

Adam başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Bu sefer öksürmeden kahvesini içti. Diana masada duran çantasının içinden bir dosya çıkartıp masaya koydu. Mavi dosyanın kapağını  açtı ve en başta duran çizimi dosyadan çıkartıp karşısındaki adamın önüne koydu. 

"Her ölenin yakınında bu işaret var. Bir tür imgelem gibi bir şey. Her birinde çizim de renk de aynı. Sadece bazen sprey boya kullanıyorlar bazen kan." 

Adam masanın üzerindeki kağıdı eline alıp yakından incelerken Diana kahvesinden bir yudum aldı. Adam buraya geldiklerinden beri ilk kez konuştu. "Sence bu neyi temsil ediyor?"

Diana dudaklarını büzdü. "İşaretin çok önemli olduğunu sanmam. Bana klasik bir sembol gibi geldi. Resmi defalarca kez inceledim. Fotokopi makinasından çektirdiğim yetmedi resim çizen birkaç kişiye de çizdirdim. Yani belki de sembolle alakalı bir şey vardır ve onlar fark eder diye. Her biri de bunun oldukça normal bir resim olduğunu söylediler."

Adam kaşlarını kaldırdı. "Neden bu kadar çok ilgileniyorsun bu cinayetlerle? Yılda en az bir kere yaşarız böyle olayları. En fazla işi polislere veririz, yalnızca bir olayı kafana takman iyi değ-" 

Diana hızla sözünü kesti. "Bu meseleye polis karışmayacak Benjamin. Eğer ilgilenmiyorsan derhal buradan gidebilirsin. Ayrıca neyi kafama takıp takmayacağımı sana soracak değilim."

Sesi yüksek değildi, gayet normal bir tınıdaydı fakat oldukça sertti. Bağırmadan bağırıyordu resmen. 

"Neden Diana?" dedi karşıdaki adam ona doğru eğilirken. "Neden yalnızca bu olaylar?" 

Diana kısa bir süre bekledikten sonra çenesini dikleştirip konuştu. "Şu klasik olarak adlandırdığın olaylarda  yalnızca biz etkiliyorduk. Başka gruplar veya halk değil." 

Adam kaşlarını çattı. "Başka grup?"

"Ölenlerin bir kısmı İvan'ın grubundan. Birkaç tane de Leo'nun grubundan var. Ayrıca on altı normal insan. Bu iş yalnızca bizi etkilemiyor."

"Diğer gruplar önemli değil Diana. Önemli olan biz ve halk." 

Diana gözlerini devirdi. "Ben başa geçtiğimde yalnızca bizi değil, tüm Rusya'yı koruyacağıma yemin ettim. Onlar bize zarar vermediği süreçte. Her zaman önceliğim kendi grubum olsa da onları öylece boş veremem!"

13. Görev- TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now