48. Bölüm- Mucize

17 2 0
                                    

Selaaam. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. 

Bu bölümle beraber yalnızca yedi bölüm kaldı sona, fakat bu bölüm, iki bölüm sayılabilecek uzunlukta. Tam tamına 11.000 kelime. 

Gözünüzü korkutmanıza gerek yok, olayları hızlı hızlı okuyacağınıza adım kadar eminim. 

Uzatmak istemiyorum. Fikir, öneri veya sorularınızı yorumlarda belirtmeyi, oy vermeyi ve hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın aşklarım. 

Öpüyorum, iyi okumalar!



Derin nefesim ile gözlerim, odanın içinde bulunan Rusya bayrağının ezbere bildiğim renklerinde dolandı. Kırmızılara bürünmüş başkanın odasında, onun masasının önündeki koltukta kendimden oldukça emin ve dik bir şekilde oturuyordum. Gözlerim bu kez ayaklarımdaki postallara, üzerimdeki asker yeşili üniformada gezindi.

Başarmıştım, başarmıştık!

Sofia'nın dediği gibi, sosyal medyanın ve halkın gücü hafife alınmamalıydı; çünkü bu iki şey, gruplardan nefret eden bir başkanı bile heyecanlı gibi göstererek bizi ve rütbelerimizi milyonlarca kişi önüne sunmaya sürmüştü.

İşte eskiden binlerce kişinin sokaklara dökülüp çığlıklar atarak, etrafı yangına sürükleyerek yaptıkları o protestolar artık elleri altındaki telefonlarda yazdıkları cümlelere dönüşmüştü. Sosyal medya insanı kolayca manipüle edebilir, düşüncelerini değiştirebilirdi. Uzun ve sıkıcı saatlerinin boşluğunu sosyal medyada gruplar ve tören istekleri hakkındaki yorumları okuyarak geçirdiğimden biliyorum, birçok insan önceden grupların kapanmasını savunurken törenin erkenden yapılması için yorumlar paylaşamaya başlamıştı.

On gün içinde Rusya, bir katilin öldürülmesi ile ilgili paylaşılan bir fotoğrafla tüm gündemini değiştirmişti. Maria Selva ve diğer öldürülenlerin kanlarının yerde kalmadığını, eşitlik isteyen insanların karşılaştığı bire bin anlayışı, her birinin bakış açısını değiştirmişti.

Başarmıştım, başarmıştık!

Artık timin üyeleriydik. Baş köşede yer alan üyeler olmuştuk. Ben, ben yıllar önce Yeşil lakabıyla tanınan Diana'nın, annemin rekorunu kırmış; onu yok ederek işin büyük bir kısmını hallettiğini düşünenlere büyük bir yanılgı yaratmıştım.

Çünkü ben, 24 kasım günü yakalanmam için emir verilirken "Diana'nın kızı" olarak bahsedilen o kadındım. Ben, Diana'nın üzeri karalanmaya çalışılan ismini daha da parlatacak o kişiydim.

"Sen delirmişsin!" dedi başkan telefonunu kapatır kapatmaz. Ben geleli bir dakika olmuştu, odadan içeriye girmemin üzerinden birkaç saniye geçmeden telefonu çalmıştı, önemli bir arama olduğunu söyleyerek açmıştı. İlgim onda değilmiş gibi davransam, hatta öyle düşünsem de onu dinliyordum. Tek yaptığı şey onaylamak veya reddetmek, işi daha hızlı yapmaları gerektiğini söyleyerek telefona karşı gürlemekti.

Bakışlarım ona döndü, ilk gözüme çarpan şey, televizyondaki onca görüntüye göre daha yaşlı görünmesiydi. Yüzünde göze fazlasıyla batacak şekilde kırışıklıklar vardı, saçlarının neredeyse hepsi beyazlamış, sakalarının rengi de kumral ve beyaz arasında gidip geliyordu. Yaşı altmış olmasına rağmen fazlasıyla yaşlı görünüyordu. Bu yaşlılığın yanı sıra yüzünde hiçbir yorgunluk göstergesi yoktu. Oldukça enerjik görünen, odayı ve beni kısaca tarayan kahverengi gözleri vardı. Göz altlarında morluk namına hiçbir şey yoktu, elleri de yüzü gibi kırışıktı.

13. Görev- TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now