Selamlaar. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Finale bu bölüm dahil yalnızca iki bölüm kaldı. Bu beni hem heyecanlandırıyor hem üzüyor, engel olamadığım bir şekilde sona kalan kelime sayısını bile saymak geliyor içimden. Galiba delirmeye başlıyorum d:
Bölüme geçmeden önce, geçen bölümün sonu hakkında, Dimitri'nin Kritanta ile olan konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Dimitri bu konuşmaya inanacak mı? Alice'in gerçek kimliğini biliyor mu? Youmlarınızı bekliyor olacağım.
Fikir, öneri veya sorularınızı yorumlarda belirtmeyi, oy vermeyi ve hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın.
Öpüyorum, iyi okumalar!
01. 12. 1991
Diana saçlarını eliyle topuz yaptı, ellerini bıraktığında sarı saçları omuzlarının gerisine döküldü.
Dudaklarına kırmızı bir ruj sürdü ve parmağıyla dağıttı. Yüzünün diğer kısımları umurunda değildi, hızla yüzüne bir maske geçirdi. Saçlarını eliyle alelade düzelttikten sonra derin bir nefes verip aynadaki görüntüsüne baktı.
Gençliğin verdiği bir ışıldama vardı gözlerinde, siyah maskenin altında bir zümrüdü andıracak şekilde parlayan yeşil gözlerini aşağıya indirmesiyle saçlarıyla aynı renk kirpikleri de aşağıya iniyordu.
Bir yapışkan ile yüzüne bağlı, yüzünün yarısını kapatan siyah maske ona gizemli bir hava veriyordu. Kırmızı dudaklarıyla aynı renkteki kolyesi, etrafı küçük ve parlayan taşlarla kaplı kalp şeklindeki kolyesi, göğüs kemiğinin üzerinde parlıyor ve köprücük kemikleirni ön plana çıkartıyordu.
Üzerinde siyah bir elbise vardı, buz patenine uygun olanlardan bir tane. İnce ip askıları omuzuna bastırıyordu, düz bir kesimle kolyesinin hemen altından başlıyordu elbisesi, ardından belini sıkıca sarıyor, basenlerinden genişliyor ve bir etek görünümü oluşturuyordu. Siyah, tül bir eldiven geçirmişti eline. Tül eldiven tüm kolunu sarıyordu.
Hızla telefonunu çıkarttı, o dönemin en kaliteli tuşlu telefonunu tutuyordu tül eldivenleri ile. Hızla bir numarayı tuşladı, ardından telefonu kulağına götürdü.
"İş tamam mı?" dedi hızla.
Telefonu dinledi, o sırada gözleri açık çöp kutusundaki kanlı ıslak mendillere kaydı. Telefonu omzu ve kulağı arasına sıkıştırırken çöp kutusuna doğru ilerledi. Masasında bulduğu birkaç ıvır zıvırı çöp kutusuna atarak kanlı ıslak mendilleri arka planda bırakmaya çalıştı.
Telefonu kapattı, ardından başka bir numarayı aradı.
"Alo, baba. Ne yapıyorsun?"
Kısa bir cevaptan sonra konuştu. "Görev başarıyla tamamlandı ama tahmin ettiğimden uzun sürdü. Treni kaçırdım, ilk tren gece beşte. O zamana kadar garda bekleyeceğim."
Odanın içinde topuklu ayakkabılarıyla volta attı birkaç kez. "Yok yok, gerek yok. Hem kafamı dinlemiş olurum, bana da iyi olur. Sen beni merak etme. İyi geceler."
Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes verdi, telefonu komodinin çekmecesine yerleştirdi ve hızla odasından ayrıldı.
Hızlı adımlarla sahnenin hemen arkasındaki bekleme alanına doğru yürüdü. Bugün özel bir gösteri vardı, Rusya'nın tüm büyükleri bu maskeli gösteriyi izlemeye gelecekti. Sırf o değil, onun gibi onlarca kişi bu gösteride yer alacaktı fakat onun koreografisi birinci sıradaydı.
YOU ARE READING
13. Görev- TAMAMLANDI
Teen FictionKukla acı çekti, kukla öldü fakat kuklanın tahta ciğerleri nefesle doldu, kukla nefes almaya başladı. Kuklanın tahtadan kalbi atmaya başladı, tüm bunlarla beraber kukla hissetmeye başladı. Her seferinde fırlatıldığı yer bu kez acı verdi tahtadan kol...