33. Bölüm- Gökyüzü

28 4 0
                                    

 Selamlarr. Umarım iyisinizdir. 

Bir soru sormadan edemeyeceğim. Kritanta'nın gördüğü halüsinasyonlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce onlar ileride bir sorun doğuracak mı? Cevaplarınızı merak ediyorum. 

Fikir, öneri veya sorularınızı yorumlarda belirtmeyi, oy vermeyi ve hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın. 

Öpüyorum, iyi okumalar!


Adımları onu her zaman geldiği bu bara doğru sürükledi, canı sebepsizce içmek, en azından kafasını bir süre meşgul edecek gürültüde bir şeyler dinlemek istiyordu. 

Gün boyunca yapabileceği her şeyi yapmıştı, sırf bir şeylerle meşgul olmak için saçlarının boyasını yenilemişti, rengini değişmemekte kararlıydı. Ayrıca saçlarının ucundan kesmişti, belki bir- iki parmak kalınlığında. 

Üzerine beyaz boğazlı bir kazak giyinmiş, hoşuna giden beyaz inciler ve ortasında siyah bir kalbin olduğu kolyeyi de takmıştı. Kaban giyinmek istemediğinden üzerine siyah bir gömlek geçirmiş, altına ise gömlekle aynı renkte bir pantolon geçirmişti. 

Basit bir makyaj yapmıştı, her ne olursa olsun dışarı çıkarken en azından yarım saat hazırlanmak zorunda hissediyordu kendini. 

Yavaş yavaş, tüm bunları yapması bir saatini alacak kadar yavaş bir şekilde hazırlanıp hızlı adımlarla evinden çıkmış ve kendini soğuk havanın esir aldığı St. Petersburg sokaklarına bırakmıştı. 

Bara girer girmez gördüğü tanıdık yüzlerin hiçbiriyle ilgilenmeden direkt olarak bir bar taburesine oturdu. Arkası dönük olan barmene seslenmek yerine onun dönmesini bekledi. Barmen Sofia'ya döndüğünde yüzünde bir gülümseme oluştu. "Sofia, ne zamandır uğramıyordun?" 

"Ne zamandır dediğinin üzerinden yalnızca birkaç ay geçti Yushit." dedi Sofia yorgun bir sesle. 

"Yorgunuz, muhtemelen üzgün ve stresliyiz. Ben sana mükemmel bir şey hazırlarken anlatmaya başlamasan iyi edersin." 

Sofia gözlerini devirdi fakat hafifçe gülümsedi. "Çok uyuyamadım ondan. Gelmemin de özel bir sebebi yok, markete gitmeye üşenip buraya geldim." 

Barmen gülümsedi ve birkaç şişeyi arkasındaki raftan çıkartıp bir bardağa doldurdu. "Mükemmel seçim. Sen normalde tek gelmezdin? Yanındaki hayırsıza ne oldu?" 

"Evlendi gitti." dedi Sofia gülerek. 

Barmen şaşkınlıkla elindeki şişeyi masaya bıraktı. "Evlendi mi?" 

"Öldü demedim Yushit evlendi dedim, ne diye şaşırdın bu kadar?"

"Onda hiç evlenecek tip yoktu, ona şaşırdım." Ardından bardağı Sofia'ya doğru uzattı. "Senin de hiç keyfin yok ki, ben gidip başkasıyla konuşacağım." 

"Lütfen." dedi Sofia dalga geçercesine, ardından alayla gülümseyip bardaktaki içecekten bir yudum aldı. Telefonunu çıkarttı ve rastgele dolanmaya başladı, bardağındaki içecek bitince başka bir barmene bardağını tazeletti ve oturmaya devam etti. 

O sırada yanındaki tabureye birisi oturdu, barmenden ağır bir içki istedi. 

Hafif beyaza kayan sarı saçlarını elleriyle topladı ve bıraktı, dirseğini masaya dayadı. Sarhoş olduğu her halinden, en azından kapatmamak için uğraştığı göz kapakları ve içeceğini beklerken kısık gözleriyle şakaklarını ovalamasından, mırıldandığı İspanyolca şarkıyı söyleyiş tarzından belliydi. Bir dakika içinde önüne gelen içeceğini hızlı yudumlarla içti, içeceği bıraktı, ağlar sesle tekrardan mırıldanmaya ve eliyle masada yavaş bir ritim tutturmaya alıştı. Ritim berbattı, bazen elini bile oynatamayan genç kadın, şarkıyı mırıldanmayı bırakıp içkisinden bir yudum daha aldı. 

13. Görev- TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now