11.Bölüm- Mezar Taşı

23 4 0
                                    

Selam herkese! Umarım iyisinizdir. 

Bu bölüm ve bir önceki bölüm, yani 10 ve 11. bölümler ortalamaya göre daha kısa bölümler. Bunu da kısaca belirtmek isterim. 

Bu bölümlerin ardından daha yüksek tempolu bölümler gelecek, sıkılanlarınız olabilir. Biraz daha sabretmeniz gerekiyor yalnızca. 

Sizi daha fazla tutmayayım. Fikirlerinizi, yorum ve önerilerinizi belirtmeyi unutmayın! 

Öpüyorum, iyi okumalar! 

24.11.2011

St.Petersburg-Rusya

(Alyona'nın anlatımından)

Dakikalardır, dakikalardır hareket dahi etmeden demir kapının önünde bekliyordum. Karşımdaki odanın soğukluğu gri ve demir kapının altından geliyor ve tüm vücudumu donduruyordu. Hareket edemeyişimi, merkezdeki bu kata neredeyse hiç kimsenin gelmeyişine ve beni görmeyecek olan kameralara borçluydum.

Kör noktaydı bu kapının önü.

Onu hep kör noktalarda düşünmüştüm, ilk defa ölmek isterken fakat hep kör noktalarda.

Yüzümde gizlemeye çalıştığım bir gülümseme olurdu eskiden, şimdiyse durdurmaya çalıştığım gözyaşları. Hep bana bu hissi yaşatsın diye durmadan atmasını istediğim bir kalp olurdu eskiden, öylesine heyecanlandırırdı ki aklıma gelen tek bir bakışı bile. Bana bu hissi bir daha yaşatmasın diye durmasını istediğim bir kalp vardı şimdi, öylesine mahvediyordu ki beni kanlar içindeki vücudu, kapanmış gözleri.

Gözümden akan bir damla yaş, demir kapının kolunu tutan elime düştü. Öylesine soğuktu ki burası, gözyaşlarımın sıcaklığına bile mahrumdum.

Daha fazla duramazdım burada öylece, bu bir emirdi. Onu, ben gömecektim. 

O, karanlığa gömülmüştü. Sonsuz ve asla çıkamayacağı bir karanlık. Ona elimi uzatıyordum, isterse çekerdi beni kendine ve karanlığına götürürdü beni, isterse tutardı elimden; aydınlığıma gelirdi.

 Fakat o ona uzattığım elleri dahi görmeyecek kadar karanlıktaydı.

Öylece durman sana hiçbir şey katmayacak Alyona, dedim kendi kendime. "En azından onu son bir kez daha gör."

Titreyen ellerim, kalan son gücümle kapının koluna bastırdı. Aralanan kapıdan sızan ve şimdiden tüm vücudumu donduran soğuğa karşı bir adım attım. Gözlerim yerdeydi, demiştim ya az önce; son bir kez daha gör onu diye. Göremezdim, ben bakamazdım onun cansız bedenine, buna ne ruhum dayanırdı ne de kalbim. Elimle kapıyı kapattım, üzerimdeki kalın kazak dahi koruyamıyordu beni soğuktan, o nasıl dayanıyordu üzerindeki ince beyaz örtüyle?

En yeni gelen cesetler en önce olurdu, neredeyse iki adım ötemde duruyordu cansız yatan bedeni fakat ben buğulu gözlerimi yerden kaldırabileceğimi sanmıyordum. Morg kameralarla doluydu, onu bir kez daha gördüğümde ne tepki vereceğimi bilmiyordum; ilk gördüğümde verdiğim tepkiyi vermeyeceğim kesindi.

En azından ona sarılıp ağlamaya hakkım vardı diye düşünüyordum.

Gözlerimi yerden kaldırmadan Alex'in üzerinde yattığı sedyenin tutacaklarından tuttum, gözlerimi hafifçe kaldırdım, öylesine korkuyordum ki onu görmekten.

Küçüklüğümüzden beri tanışıyorduk, o benim her anıma, en çok da korkularıma şahit olmuştu. On yaşındaki Alyona bir şeylerden devamlıca korkardı, on yaşındaki Alex, onun bu korkularını yok etmeye çalışırdı. Birkaç yaş büyümüş Alyona, artık bir şeylerden korkmadığıyla övünürdü. Alex, sessizce gülümserdi. 

13. Görev- TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now