20. Bölüm- Korku Tohumu

32 5 0
                                    

Selam herkesee. Umarım iyisinizdir. 

Tutmak istemiyorum çünkü bunu yazarken bile heyecanlıyım. Dönüm noktası denilebilecek bir bölümdeyiz. O yüzden emniyet kemerlerinizi takın ve tahminlerinizi buraya yazın lütfen. 

Ayrıca, her bölümün başında söylediğim gibi. Fikir, öneri veya sorularınızı yorumlarda belirtmeyi, oy vermeyi ve hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın. 

Öpüyorum, iyi okumalar!

                                                               KRİTANTA İVANOVA 

"Kafanı topla Kritanta, bu halde göreve gitmeyi mi planlıyorsun?"

Patronun sesiyle gözlerimi yerden ayırıp patrona çevirdim. "Dinliyorum ben seni, devam et."

"En son ne dedim, neyden bahsediyordum hatırlıyor musun?"

"Maçtan, maçın kalabalık olacağından ve saklanacağımız yerden. Ben her şeyi dinliyorum patron, yalnızca gözüm kalıyor."

Sofia mırıldandı. "Misafir gelecek."

Gülümseyerek ona döndüm. Bu batıl inançlar arada tutuyordu, Sofia ise onlara körü körüne inanıp tamamen bağlananlar grubundaydı. 

Geçen gün evdeki bir aynayı kırdım diye neredeyse beni evden kovuyordu.

Patron derin bir nefes verdi ve konuşmaya devam etti. "Saklanacağımız yeri anlamışsınızdır, zaten hedef de tam olarak orada oturuyor. Nişan almak kolay olur."

Patronun konuşmasıyla iç çekerek çenemi, dirseklerimi dizime dayadığı elime yasladım ve parmaklarımı kapatarak gözlerimi tekrardan yere çevirdim.

Başım fena halde ağrıyordu, uykum vardı...

Tabii bunlar asla göreve engel değildi fakat yorgundum işte.

Gözlerim yerdeyken zihnimde bambaşka bir anı canlandı. Anı olduğundan emin değildim, yalnızca anı olduğunu düşünüyordum.

Yaşım on bir-  on iki olmalıydı,  karşımda duran aynadan kendimi görebiliyordum. Oturduğum tekerlekli sandalyeyi, yüzümdeki sabırsız ifadeyi. Parmaklarımı çıtlatıyordum, dudaklarımı birbirlerine bastırıyor fakat gülümsüyor, bir yandan da korkuyor gibi görünüyordum. 

Dış kapıdan gelen ve bir anahtarın yuvasına yerleştiğini gösteren sesle gülümsedim, heyecanla nefes verdim. Ellerimle tekerlekli sandalyemin kollarından tuttum, bedenimi zorlayarak tekerlekli sandalyeden kalkmaya çalıştım. 

Bu bile henüz yeniydi, bunu yapabilmek bile benim için büyük bir şeydi. 

Kalçamın sandalyeden kalktığına emin olduğumda tek elimi tekerlekli sandalyenin kolundan çektim, hemen yanımdaki kanepenin kolundan destek aldım. 

Bacaklarımı zorlayarak, bana bir kez daha ihanet etmemeleri için Tanrı'ya yalvararak belimi doğrulttum ve bedenimi tüm gücümle havaya kaldırdım. 

Derin bir nefes, ayaktaydım işte. 

Gözlerim bir kez daha aynaya değdiğinde yüzümde yalnızca büyük bir gülümseme vardı, büyük bir mutluluk. 

Bu sırada dış kapının kapandığını duydum. Normalde olsa, bu saatte çoktan uyuyor olmam gerekirdi fakat beklemiştim. Onun gelmesini beklemiştim. 

Her zaman yaptığı gibi, kapalı olan oturma odasının kapısını açacak, sırtındaki çantayı kapının hemen kenarına bırakacak, koltuğa serilecek ve televizyonu açacaktı. Çok geçmeden kalkıp mutfakta gezinecek, kendine yiyecek bir şeyler arayacaktı. 

13. Görev- TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now