7─ Samet'in sınaması.

7.2K 803 214
                                    

Bu mery crismis falan anlamıyorum ben, yeni yılınız bol bol para getirsin size. Sağlıklı olun mutlu olun, bölümü sevin beni sevin, en çok beni sevin. Hepinizin gözlerinizden öpüyorum.

Soğuk yüzünden ellerim buz tutmuştu. Ortam sıcaklığının kat be kat altını yaşıyor gibi hissediyordum. Ellerim bacaklarımın arasında, bulunduğum duruma neden olacak tüm ihtimalleri düşünmekle kafayı bozuyordum. Gözlerim soğuk yüzünden sık sık kapanıyordu ve ben korkudan sürekli irkilip uyanıyordum. Düzenli uyku sistemim hiçbir zaman olmamasına rağmen bu uykusuzluk beni güçsüz hissettiriyordu. Açtım, beni hayatta tutmak için dahi olsa bir lokma yemek vermemişlerdi. Bunun için kimseyi suçlayamazdım çünkü belli ki buraya atılmaya neden olacak bir şeyler yapmış olmam büyük bir olasılıktı.

Buraya atılma nedenim yine benim yüzündendi ve buna artık bir son vermem gerektiğinin farkındaydım. En azından önce kendim şu depodan kurtulursam Ceren ve Tarık için hissettiğim vefa borcunu ödeyebilirdim. Diğerlerine karşı garip bir sorumsuzluk hissediyordum. Önceliği belki de kendime ve sevdiğim insanlara vermem en doğrusuydu. Gereksiz kahramanlık aptallıktı.

Yüzümü tavana dikmek, pozisyon değiştirip sırt ağrısından kurtulmaya ihtiyacım vardı lakin kıpırdamaya jeton olarak kullanacağım enerjiye sahip değildim.

Geceden beri hiç ses yoktu. Odada cama nazaran hiçbir halt olmadığı için gecenin hangi evresinde olduğunu anlayamadığım berbat saatleri atlatmıştım. Camsız ve aydınlatma olmayan bu odada yerde uzanarak gündüz olduğunu anlamak oldukça zordu.

Birkaç dakika sonra demir kapıda duyduğum anahtar çevirme sesi ile gözlerim yattığım yerden kapıya çevrildi. Dikelmek için hiçbir amacım kalmamıştı artık. Nasıl olsa kukla gibi oradan oraya taşıyorlardı. Benim ve burada olan kurbanların seçme şansı yoktu.

Aralanan kapı ile derin bir ışık huzmesi içeri sızdığında, ışığa alışamayan gözlerim anında kısıldı. Kendilerini korumak için siper alan kirpiklerim birbirine sıkı sıkı tutunduğunda, postallarının adım sesinden yanıma geldiğini anladım. Işığın önünü kestiği için zorlukla gözlerimi açtığımda, maskeli bir adam önümde diz çöktü. Hepsinin yüzünde aynı maske olduğu için gelenin liderleri olup olmadığını anlayamadım.

Lakin içten içe, damarlarımda kabaran öfke hissinin her dakika daha da arttığını hissedebiliyordum. Her evreyi o kadar yavaş atlatmam bana iyi bir ders olmuştu. Bu denli zayıf bir karaktere sahip olmak bugün kendime olan öfkemi tetikliyordu. Bunca zaman hiç kimseye eyvallahım yokken şimdi birinin elinde yaşamak için yalvarmak zorunda olduğum gerçeği beynime kızgın yağların dökülmesi kadar acı veriyordu. Bu derece zayıf olamazdım, en azından direnmek adına bir çabam olmalı, hiç olmazsa onlardan birine zarar vermeliydim. Sırtında oradan oraya savuracağı bir kukla olmayacaktım.

BUZ | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin