15- tanıdık ses.

5.1K 632 178
                                    

Yatakta geçirdiğim günler birbirini ardı ardına takip etmeye devam etmişti.

Çıkmak istemiyordum, sadece yatağımda, ailemin içerideki varlığını bilerek yaşamak istiyordum.

Düzemin tekrar bozulacağından korktuğum için mi bilmiyordum ama çıkmak istemiyordum. Vücudumdaki yaralar için bile çıkmak istememiştim. Babam doktor getirmişti eve.

Şimdi de yerimde sayıyordum. Çocuklarının durumunu öğrenmek için evimize gelenler ile de yatakta konuşmuştum. Burada sadece bedenimi dinlendirmiyordum, ruhumun da dinlenişe ihtiyacı vardı.

annemin okulumdan aldığı telefonumla yaptığım üç şeyden birini tekrarlayıp müzik açtığımda teslimiyeti devam ettirip gözlerimi yumdum. Yaptığım diğer iki şey internetten kitap okumak ve asla komik bulmadığım komedi filmlerini izlemekti.

Gözlerimi kapayışımın ardından dakikalar geçmişti ki aralanan kapı ile gözlerim istemsizce hızla açıldı. Arkamı döndüğümde ablam ve eniştemi gördüm. Üstlerindeki montları bile çıkarmadan gelmişlerdi odaya. Yattığım yerde dikeldiğimde, ikisi çoktan yanıma gelmişlerdi bile. Ablamı uzun zamandır görmüyordum ve Bursa'dan gelişi kardeşinin kurtuluşu ile olmuştu. İşi için erkenden dönmek zorunda olmasa ben yokken de evde kalmıştı.

''Bebeğim..'' ablam bana bir an bile beklemeden sarıldığında kollarım karşılık vermek için hızlı davranmıştı.  Desteğine ihtiyacımın olduğunu sarılana kadar anlamamıştım bile. Rahatlama hissiyle kapanan gözlerim, kollarını sardığı sırtımın morluklar yüzünden acımasını umursamadı. 

''Geçmiş olsun paşam.'' eniştem dostça saçlarımı okşadığında ablamın sol tarafına oturdu. Birkaç saniye sonra ablamla bizde ayrılmıştık zaten.

''Polisler ne diyor?'' Ablam çektiği burnu ile gözlerini sildiğinde eniştem elini tuttu destek verircesine. 

''Hepsi maskeli insanlardı, haliyle kolay kolay bulamıyorlar.'' Diye mırıldandım. Aslında eniştemin gelişi çok iyi olmuştu çünkü o aramasa ben onu arayacaktım yardım istemek için. Bu şehrin savcısı olmasa bile sonuçta o da savcıydı ve bana yardım edecek tek insan o gibi duruyordu.

''Necati abi benim sana bir şey söylemem lazım.'' dediğimde yutkundum. Çünkü Özkan'ın Elçin dışında polise bir şey anlatamayacağını biliyordum. Bizi niye kaçırdıklarını nöbetçi komisere söylememe rağmen konunun üstünde durmamışlardı neredeyse. Ve o adamın valiye bile ulaşacak kadar eli kolu uzun olduğunu biliyordum. Polislere istemsizce güvenemediğim için soracağım tek insan eniştemdi.

"Söyle paşam?" Ablamla ikisi de merakla yüzüme baktıklarında derin bir nefes aldım. Şu güvensizlikten bir şekilde kurtulmam gerekiyordu.

Konuşmaya tam başlayacağım sıra içeri giren annem ve bir adam ile cümlemi yutmak zorunda kaldım.

"Savaş abin de geldi." Dediğinde kaşlarım havalandı.

Necati abinin kardeşinin ismen çok duymuştum ama yurtdışında olduğu için daha önce hiç görmemiştim. Hatta ablamla eniştemin nikahına bile katılamamıştı.

"Siz hiç tanışmamıştınız değil mi?" Diye sorduğunda gözlerimi enişteme çevirdim. Sessizce başımı salladığımda eniştem gülümsedi.

Savaş abi; mavi gözlüydü. Üstelik koyu, hatta lacivert denilecek kadar koyu bir maviydi. Siyaha yakın koyu saçları yedi numara kesimdi. Necati abiyle aynı uzun geni almıştı o da. Ne çok kocaman, ne çok zayıftı.

"Hoş geldin." Dedim kafa selamı verirken. Çekingen bir çocuk hiç olmamıştım ama ister istemez eniştemin kardeşi olduğu için gerilmiştim.

BUZ | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin