Fleurie - Love and war.
Son beş ay, hayatımın dönüm noktası sayılabilirdi. Berbat, zorbalık ile kendi karakterimi çürüttüğüm lise çağım kemik ve çeşitli vücut çürümesiyle sonlanmıştı.
Ben bazen saf kötülük yapabilen bir karakterdim. Önünü ardını düşünmeden bir sürü eyleme katılmıştım ve arkamda belki de bir çok travmalı yaşıtım ve benden küçük öğrenci bırakmıştım.
Belki de beni kaçırmasa bunların üstünde hiçbir zaman düşünmeyecektim.
Ama kaçırılmıştım ve o bunları kafama vura vura öğretmişti.
Düşüneceksin Merih, ardını da öncesini de düşüneceksin. Yaptığın eylemde başkaları zarar görecek mi, birinin üzerinde kalıcı etki bırakacak mısın, bunları düşünmek zorunda olduğumu on sekiz yaşımın sonunda kavramıştım.
Okul bitmişti, dondurduğum için karne bile alamamıştım.
Üniversite sınavına hazırlanmayı bırakmıştım ve bu ailemin kararıydı. Birkaç ay sonra bir dershaneye kayıt yaptıracaktık bir sonraki üniversite sınavı için.
Ve bugün önünde durduğum bina adalet sarayıydı. Şahitlik yaptığım davadan az önce çıkmıştım. Yağmur yağıyordu ve ailem avukatla görüşüyordu.
Beni yağmurdan koruyacak bir şemsiyem yoktu elimde. Babamın ısrarla uzattığı şemsiyeyi almamıştım.
Sadece yağmurun altında nefeslenek istiyordum, buna ihtiyacım vardı.
O'nu iki haftadır görmüyordum. Bana sadece bir kez ulaşmıştı o da şöförün aracılığıyla. Dava dosyasında ki gelişmeleri anlatan birkaç yazı vardı. Söylemekten kaçınacağım cümleler ve ezberlediğim şeylerin üstünden geçmiştik şöförüyle. Sonrasında güvenliğimin sağlandığına dair teminat verip gitmişti.
Mahkemeyi bir şekilde uzaktan takip ettirdiğini biliyordum. Çünkü Özkan'ın ailesi ciddi anlamda sorun çıkarıyordu. Sürekli tehdit mesajları aldığım için telefonumu üç gün kapalı tutmuştum hatta.
"Dikkat et!" Birden kolumdan çekildiğimde bir bedene yaslandım. Kaşlarım çatıldığında beni tutan kişinin babam olduğunu gördüm. Zaten sonrasında tam gaz ilerleyen arabaya ağza alınmayacak küfürler savurmuştu.
"Oğlum sende yolun ortasında niye dikiliyorsun deli misin?!" Bağırışının hedefi ben olduğumda yutkundum. "Dalmışım." Diye mırıldandım. Diyecek başka bir şey bulamamıştım çünkü babama ne düşündüğümü anlatamazdım.
"Dalma o zaman!" Diye azarladığında annem, babama kötü kötü bakıp beni kolunun altına çekti. "Bağırma çocuğa, neler yaşadı benim oğlum." Hemen savunmaya geçtiğinde babam bir sigara çıkarıp anneme söylendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | GAY
ActionEtrafta yoğun kan kokusu, ensemde ölümün soğuk nefesi. sınanıyoruz, elindeki silah terazisi, hüküm veriliyor kanıt geçmişi. Kitabın şarkısı; Fleurie - Love and war.