Geçen yılbaşı mesajımın altına zaten en çok seni seviyoruz Azazel yazmadığınız için hepinize tavırlıyım bu yüzden gözlerinizden öpmeden bölüme uğurluyorum.
Ve acelem vardı hatalara bakmadım varsa affola.
─Doğru; aynı yayın içinde farklı taraflara savrulan ok gibiydi. Hedefleri ve senin baktığın açı diğerinden çok farklıydı. Senin doğruların ile karşındaki insanın doğrusu birbiriyle tezat oluyordu ve insanoğlunun buna tahammülü yoktu. Kendi doğrusundan başkasını kabul ettiremiyordun ve bu çark hep dönüyordu. Gücün sende olmaması ise en büyük dezavantajın oluyordu. Çünkü kabul etmek zorundaydın; yanlış olan senin doğrularındı.
Ben on sekiz yaşında birçok yanlış yapabilecek kapasitede biriydim. Bunu belkide kabullenmem bile bir nebze diğerlerinden ayırıyordu beni.
Lakin yanlış yanlıştı. Hatandan pişman olman, yanlış yaptığın kişiye verdiğin zararları geri getirebilecek miydi?
İki günün sonunda tuvalete gidebilmiştim. Karnım toktu ve buradan kurtulmak için geriye kalan tek şey düşünmekti.
Bu adamın garip çizgileri vardı. İyi- masum- olan insanlara dokunmuyordu. O gün, Tarık'ın kardeşi uyandığında çocuğa travma yaratmaktan korktuğunu görmüştüm. Bu göz ardı edebileceğim bir ayrıntı değildi. En azından yaptığım şeyin boyutunu kafamda oturtsam akibetimin sonunu anlayabilirdim.
Gözümün önünde şıklatılan parmak ile irkildim. Bakışlarım anında tepemde dikilen adama çevrildiğinde, omzumdaki eli yeni hissetmiştim. "İzle." Bakışlarım işaret ettiği yere çevrildiğinde yutkundum. Dikkatimi dağıtmış olduğum gerçeğini yeni fark ediyordum.
Özkan'ın titreyen elleri telefonu tutuyordu. Griyi andıran buz mavileri kısa bir an yanımda dikilen adam ile benim aramda turladığında anında yere çevrildi. Burnu kızarmıştı ve yanaklarında burnundan farkı yoktu.
"Samet telefonu bana geri getir." Liderin emriyle Samet denen iri adam anında Özkan'ın elinden koparırcasına aldı telefonu elinden. Olduğum yerde biraz daha yaslanıp sakinleşmeye çalıştım.
Samet hızlı adımlarla önümüzde bittiğinde bana bakmadan telefonu liderleri olan maskeli adamın deri eldivenli eline bıraktı. Ardından hiçbir şey söylemeden Özkan'ın arkasına doğru yürüyüp az önceki yerini aldı.
"Başla." Yanımdaki adamın tok sesini duyduğumda bakışlarımı gergince yerinde kıpırdanan Özkan'ın yüzüne çevirdim. Neye başlayacaktı?
"Özür dilerim abi." Diye mırıldandı Özkan. İçimden bir ses bunun yanlış bir hamle olduğunu bağırıyordu sanki. Yanımda dikilen adamın özür istemediği kesindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | GAY
ActionEtrafta yoğun kan kokusu, ensemde ölümün soğuk nefesi. sınanıyoruz, elindeki silah terazisi, hüküm veriliyor kanıt geçmişi. Kitabın şarkısı; Fleurie - Love and war.