Sabah olmadan sadece birkaç saat önce uyuyabilmiştim. Kafamı dağıtmak için bulduğum eski dizileri izliyordum.
Lakin sabah olup evden gitmeleri gereken ailem yine dağıtmam gereken kafamı doldurmuştu.
Çünkü beni giderken Savaş'a emanet etmişlerdi. Akıllarında yaptıkları hesap 'Savaş abime' bırakarak güvende olacağıma inanmaktı ama asıl onun yanında güvende hissetmiyordum.
Şimdi ise karşılıklı koltuklarda oturuyorduk. Onun üstünde siyah bir kısa kollu, altında ise aynı renk bir eşofman altı vardı.
"Arkadaşlarım gelecek, odanda kalamaz mısın?" Çatık kaşlarım ile dik dik suratına bakmama rağmen gözü önündeki tabletteydi. Sabahtan beri bir şey okuyordu ve ben okuduğu şeyleri merak ediyordum.
"Geçerim geldiklerinde." Verdiği ılımlı cevapla şaşırsamda bozmadım duruşumu. Biz düşmandık ve bana olan tutumundan sonra ona asla adım atmayacaktım.
Telefonumu çıkarıp arkadaşlarımızla olan gruba girdiğimde, hepsinin en son gece aktif olduğunu gördüm. Zaten ona söylediğim gibi arkadaşlarım gelmeyecekti, sadece Tarık gelecekti ve bunu onun bilmesine gerek yoktu.
Hatta odama bile geçebilirdik ikimiz ama bunu da yapmamayı tercih ediyordum. Ev benimdi, istediğim yerde arkadaşım ile oturabilirdim.
"Bir ay sonra ikinci duruşma var, delillerin incelendiği dönemdeyiz bu yüzden dışarı çıkamazsın." Kupasındaki kahveyi tek dikişte içip sehpaya bıraktığında devam etti. "Çıkman gerektiğinde bana haber vereceksin, baban dışında kimseyle dışarı çıkamazsın." Bunu güvenliğim için söylediğini bildiğimden sadece kafa salladım. Onunla olan kavgam yüzünden ters tepki verip hayatımı tehlikeye atmak istemiyordum.
"Arkadaşlarına ne kadar güveniyorsun?" Diye sorduğunda bu sefer kayıtsız kalamadım. "O ne demek?" Arkadaşlarımın bana zarar verebileceğini mi düşünüyordu?
"Güvendiğin insanlardan darbe yiyebilirsin bu dönemde." İşte bu cümle beni delirtiyordu. Çünkü ucu her şeye, her yere değebilirdi.
"Açık konuşsana." Dedim alayla. "Hep yaptığın gibi, direkt söyle." Alayıma karşılık yaptığı tek şey kaşlarını kaldırıp gülümsemek oldu.
Garip bir şekilde ona ne zaman diklensem hoşuna gidiyordu. Tanımasam uysallığımdansa sürekli diklenen tarafımı daha çok sevdiğini düşünecektim.
"Yaşın daha on sekiz, hızlı yaşıyorsun." On sekiz yaşında olduğum doğruydu, hızlı yaşadığımda. Bazen bunu bende düşünüyordum. Geçmişimde yaşadığım, yaşattığım şeyleri birisi yüzüme vurmasa hiç hatırlamadan hayatıma nasıl devam ettiğimi ben de merak ediyordum.
Neden o söyleyene kadar Berk'e yaptıklarımı hiç düşünmediğimi merak ediyordum. Gerçekten çok kötü biri miydim?
"Berk'i dövdüğümü nereden biliyordun?" Diye sordum. Elçin'i ve Buse meselesini öğrenmesi normaldi. Bilgisayar gibi şeylere erişebildiği için bir şeylere çabuk ulaşabiliyordu. Ama berk'i dövdüğümde kamera yoktu, kanıt bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | GAY
ActionEtrafta yoğun kan kokusu, ensemde ölümün soğuk nefesi. sınanıyoruz, elindeki silah terazisi, hüküm veriliyor kanıt geçmişi. Kitabın şarkısı; Fleurie - Love and war.