Uzun, baya uzun zaman sonra sahalara döndüm.
Bunca zamandır bölüm atamıyordum ama şartları biliyordunuz zaten.
Bundan sonra rayına oturturuz, kitabın gidişatını sonunda oturttum kafamda. Daha rahat yazıyorum artık.
Bunca zamandır en az 100 kişi bölüm at yazdı, bakalım ghostlayacaklar mı yoksa buradalar mı.
Devamlılık açısından önceki bölümü okumanızı öneririm.
Geçmiş bölüm son kesit;
"Bana bak velet." Dediğinde üstüme eğilmişti ki deponun kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Açılan kapının duvara çarptığında duyulan yüksek sesle yüzüm buruştu. "Ne oluyor burada?" Artık ayırt edebildiğim liderin sorduğu soruyla yutkundum.
Samet'in ona ihanet ettiğini düşündürecek derece bir pozisyondaydık ve açık olması gereken kapı kapalıydı, bu durumdan nasıl sıyrılacaktım?
Hayatın aslında avuç içlerimizdeki çizgiler kadar kısa olduğunu yeni yeni fark ediyordum ve bu benim için korkunç bir deneyimdi. Karşımızda dikilen adamın maskenin gizlediği yüzüyle direkt bize olan bakışları içimi dehşet hissine itiyordu. İtiyordu çünkü yanımdaki adamdan çıkaracabileceğim bir pay hakkım vardı. Bana verdiği açıklarla belki bir kaçış umudu bulabilecekken şimdi bunu kaybetmek üzereydim ve bu süre oldukça kısaydı. Bu kadar kısa bir sürede bu kozu kaybedemezdim.
"Size diyorum!" Diye bağırdı liderleri olan maskeli adam. Ses tonunda ki sabırsızlık alenen belliydi. "Samet, ikiniz yalnız kapalı kapılar ardında ne halt ediyordunuz?" Diye sordu tekrar. Samet'in cevap vermediği her saniye daha da öfkeleniyordu ve sorusuna birkaç yeni soru itemi ekleniyordu. Yanımdaki adamın durumu berbat bir pozisyondaydı. Öyleydi çünkü; Samet herhangi bir yanlış anlaşılma da hain yerine koyulacaktı. Tamam bu benim için pek önem taşımıyordu ama Samet'in bu kadar erken avuç içlerimden kayıp gitmesine izin veremezdim.
"Sattın mı bizi Samet?" Diye sorduğunda ayağındaki siyah postalların kirli zeminde çıkardığı tok sesler duyuldu.
"Hayır abi saçmalama." Diye atakta bulundu Samet. İçimden 'sonunda!' Diye geçirsem de yutkunmakla yetindim. Çünkü Özkan ile işi bittiğinde araya kendimi sokmuştum ve bana da kızgındı. Şimdi sesimi çıkaramazdım.
"Çık o odadan." Dediğinde duraksadım. Yanımda dikilen devasa Samet'den mi bahsediyordu yoksa benden mi anlayamadım. İhtimal vermekte zordu çünkü ben tutsak olandım. Bu oda zaten benim zindanım değil miydi? Beni zindanımdan kovuyor olamazdı.
"Abi bir dinlesen." Diye mırıldandı sesini çok kısık tutarak Samet. Mahcup ve aynı zamanda kötü hissettiği her halinden belliydi.
"Sana demiyorum." Dediğinde bakışlarımı anında maskeli adama çevirdim. Samet'den bahsetmiyor muydu yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ | GAY
AksiEtrafta yoğun kan kokusu, ensemde ölümün soğuk nefesi. sınanıyoruz, elindeki silah terazisi, hüküm veriliyor kanıt geçmişi. Kitabın şarkısı; Fleurie - Love and war.