Bölüm 28

1.1K 41 4
                                    

ADA ASENA ÇINAR

-Özür dilerim, parmağında o yüzüğü görünce ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım.

-Sana, anlatacağım dedim.Anlatacaktım da.

-Kıskandım.

-Anlamadım,neyi kıskandın?

-Seni kıskandım,her şeyden ve herkesten.Kardeşim dediğim Ali den, küçük kardeşimden bile kıskandım.
Bu duygu bana çok yabancı Ada,ben en son küçükken Ali ve Doruk'u Aslan amca gibi bir babaları var diye kıskanmıştım.
İlk defa bir kadını bu denli kıskanıyorum ve korkuyorum.

-Ne..neyden,neyden korkuyorsun?

Heyecanlanmış ve kekelemiştim.

-Seni kazanmadan kaybetmekten, başkasını seçmenden korktum.

Ağlıyordu,koskocaman adam karşımda ağlıyordu.Koşup göz yaşını silip ona sarılmak istedim.

-Korkmana gerek yoktu ki,ben sevdiğim birinin elini tuttuysam,o bırakmadan bırakmazdım ki.
Ben beni kırıp inciticek birini istemiyorum ki,yeterince incindim ben.

-Sana söz veriyorum,seni bilerek kırıp incitmicem.Bilmeyerek bir şey yaparsam da telafi edeceğim.
Affet beni.

-Göz yaşlarını sil affedeceğim.

Dediğime inanamıyormuş gibi yüzüme baktı,ciddi olduğumu anlayınca hemen göz yaşlarını sildi.

-Affettin mi?

-Hı hı affettim.

-O zaman bunu kabul etmemen için bir sebep yok.

-Neyi?

Pantolonun cebinden çıkardığı kırmızı kutuyu içindekini görecek şekilde açıp uzattı.

-Benimle evlenir misin?

Şaşkın bir şekilde bir yüzüğe bir de bana gözlerindeki ışıltıyla bakan Göktuğ'a bakıyordum.
Ne diyeceğimi bilemezken salonun yanan ışığıyla o tarafa döndüm.

-Ne yapıyorsun bu karanlıkta?

-Elinin körünü Ali,elinin körünü.

-Ne oluyor kardeşim ne bu sinir?

Göktuğ'un elindeki kutuyu görünce önce biraz şaşırmış sonra da saçmalamıştı.

-Ben su işemeye gideyim.

Deyip tekrar yukarıya çıkmış,sonra ışıkları kapamayı unuttum diye tekrar aşağı inmiş.Işıkları kapayıp tekrar yukarı çıkmıştı.

-Su işemeye mi dedi o?

-Evet öyle dedi.
Sen boşver onu da cevap vermedin.

-Sakın yanlış anlama ama daha erken değil mi?
Sonuçta ne kadar oldu ki bir birimizi tanıyalı.

-Zamanla tanırız.

-Daha birbirimiz hakkında bir şey bile bilmiyoruz,ailerimiz dışında.

-Yüzük sende kalsın,senin deyişinle birbirimizi tanıyınca o zaman cevabını verirsin.
Hem yarın gitmiyoruz,uçuşlar iptal olmuş.Beraber bir yerde oturup konuşuruz olur mu?

Birbirimizi yakından tanımak için iyi bir başlangıç olur diye tamam dedim.

-İyi o zaman,sen yorgunsundur.Yeni nöbetten geldin,dinlen istersen.

Beraber yukarıya çıkmış odalarımıza girmiştik,kapıyı kapatıp arkasına yaslandım.
İçimdeki bu karıncanlanma heyecandan oluyordu galiba.
Elimdeki kutuyla yatağıma uzandım,kutuya bakıp hem heyecanlanıyor,hem de ne yapacağımı bilmez bir şekilde düşünüyordum.
Sonuçta kimsenin bilmediği bir sırrım vardı ve bunu öğrendiğinde de ne tepki vereceğini kestiremiyordum.
Ya evlendiğimizde öğrenir ve ona söylemediğim için beni terk ederse,ya nikah masasında bırakıp giderse.
Düşünceler kafamda dolaşırken uykum kaçmıştı,yüzüğü yatağın yanındaki dolabın çekmecesine koymak için çekmeceyi açtım.Çekmece de annemin günlüğünü görünce okumaya karar verdim,yüzüğü bırakıp günlüğü aldım.
Okumaya başladığım günlüğün her sayfasında daha da şaşırıyor,göz yaşlarımı tutamıyordum.

KİMSİN SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin