ALPER KARA
Karargahda odamda otururken kapı çaldı.
-Gel!
-Komutanım.
-Gel asker.
-Komutanım bu zarf size.
-Kimden?
-Göktuğ komutanımızdan, Göktuğ Yiğit'ten.
-Göktuğ mu!
-Evet komutanım,kendisi şehit olmadan bu zarfı time bırakmıştı.Olurda şehit olursam,yerine ulaştırın demişti.Biz yazan adrese gitmiştik ama sizi bulamamıştık,taşındığınızı söylemişlerdi.
Sonra siz burada göreve başlayınca, adınız ve soyadınız bize tanıdık geldi,zarfın üstündeki isme bakınca da zarfın size olduğunu anladık.
Tanıyor muydunuz kendisini?-Eski bir dostumdu,zarfı verip çıkabilirsin.
-Emredersiniz komutanım!
Asker,zarfı elime verip odadan çıkmıştı.
Bense elimdeki zarfa,üzerimden atamadığım bir şaşkınlıkla bakıyordum.
Üzerimdeki şaşkınlığı attıp,zarfı açacakken kapı tekrar çaldı.-Gir!
-Komutanım,Yıldırım Albay sizi odasında bekliyor.
-Tamam asker,sen çık geliyorum hemen.
Asker çıktıktan sonra,gelen zarfı kilidi olan çekmeceye koyup,kilitlemiştim.
Albayın yanından gelince okurdum,çekmecenin kilidini cebime atıp, albayın odasına gitmek için odamdan çıktım.
Odanın kapısına gelince, kapıyı tıklatıp,gir emrini bekledim.-Gir!
Kapıyı açıp,içeriye girdiğimde albay yalnız değildi.Odada Ada denen kadın vardı.
-Binbaşı Alper Kara,Isparta emret komutanım.
-Rahat binbaşı,gel otur.
-Emredersiniz komutanım.
Gidip Ada'nın karşısındaki,tekli koltuğa oturdum.Üzerinde,neden burada olduğunu merak ediyordum,daha doğrusu üçümüzün bir arada bulunmasının nedenini merak ediyorum.
-Alper Binbaşı,karşındaki kişi Doktor Ada Çınar.Kendisi çıkacağımız yeni görevde bize yardımcı olacak.
Albayın söylediklerinden sonra hemen karşımdaki kadına döndüm.Bana baş selamı verince,ben de karşılık verdim.
Onun,bize görevde nasıl bir yardımı olacağını gerçekten merak ettim.
Albay konuşmaya başlayınca,tekrar ona döndüm.-Timini topla binbaşı göreve gidiyorsunuz.Görev bilgilerin bu dosyada,göz at ve yok et.
-Emredersiniz komutanım.Ada Hanım bu görevin neresinde?
-Dosya da yazıyor,siz askerlerin yanına gidin ve onlara da dosyalarını verin.Ada Hanım sonra size katılacak.
-Emredersiniz komutanım!
Dosyayı elinden aldım ve ayağa kalktım.
-Başka bir şey yoksa,ben timi hazırlıyım komutanım.
-Çıkabilirsin.
Baş selamı verip,kapıya doğru yürümeye başladım.Kapıyı açıp,odadan çıktım.Kapıyı kapatırken,AdaHanımla göz göze geldik.
Kapıya arkamı dönüp,timi toplamak için yürümeye başladım.Timin olduğu odaya girmeden içerdekilerin konuşmalarına kulak misafiri oldum.-Ada yenge nasıl Ali?
-Daha iyi,Güneş ve Gökmen olmasaydı zor toparlanırdı.
-Allah sevdiği kulunu imtihan edermiş,bu başına gelenler de onun imtihanı.Ada yenge zaaten çok güçlü bir kadın.
-Öyle,ben annemin hayattaki en güçlü kadın sanırdım ama Ada annemden de güçlü.
Bu kadın,babasının ölümünden başka ne acılar çekmişti acaba?Daha fazla kulak misafiri olmamak için,içeriye girdim.
Benim içeriye girmemle hepsi ayağa kalkmıştı.-Otur asker.
Hepsi oturunca kendi dosyam hariç,diğer dosyaları masaya bırakmıştım.
-Görev var,herkes isminin yazılı olduğu dosyayı alıp okusun.Sonra da yok edin.
-Emredersiniz komutanım!
Herkes dosyasını almaya başlarken,ben de dosyamı açıp okudum.İkinci sayfada aradığım isimi sonunda bulmuştum.
Bizim giriş biletimiz oydu.-Komutanım.
-Ne var asker?
-Okuduğumuz isimde bir yanlışlık yok değil mi,Ada yenge bizimle göreve mi gelecek?
-Evet,doğru okuyorsun asker.Kendisi, çıkacağımız bu görevde bize yardım edecek.Umarım ayak bağı olmaz.
Son cümleyi sessiz söylesem de Ali yüzbaşı duymuştu.Tam bir şey söyleyecekken kapı çaldı.
-Gel!
Gelen Ada Hanımdı,onun içeriye girmesiyle,Ali Yüzbaşı hemen ayağa kalkıp yanıma gitmiş ve sarılmıştı.
Tabi sarılışının da karşılığını almıştı.-Hoşgeldin güzelim.
-Hoşbuldum.
-Hoşgeldin yenge, nasılsın?
-Hoşbuldum,iyiyim.Siz nasılsınız?
-Seni gördük daha iyi olduk.
Askerlere küçük ve güzel bir tebessüm sunmuş ve bana dönmüştü.Güzel bir tebessüm mü?ne diyorum lan ben.Tövbe tövbe.
Hala ayakta kaldığımızı farkedince,koltuklardan birine yönlendirdim.O oturunca ben de oturum.Ali denen yüzbaşı da hemen onun yanına oturmuştu.-Eee ne yapıyoruz?
-Sizin bir şey yapmanıza gerek yok,biz içeri sokun yeter.
Kaşlarının ikisini de kaldırıp konuşmaya başladı.
-Öylemii?Bana verilen dosyada öyle yazmıyordu ama.
-Sizin kendinizi tehlikeye atmanıza gerek yok...
-Buna siz mi karar veriyorsunuz?
-Anlamadım?
-Kendini tehlikeye atıp atmama siz mi karar varıyorsunuz,ya da verilen görevde değişiklik yapmaya siz mi karar veriyorsunuz?
-Peki öyleyse,ayak bağı oluşturursanız...
-Oluşturursam?
-Sizin için,görev bitmiş olur.
-Ayak bağı olduğumda,bu konuyu konuşuruz.
Görev hakkında her şey konuşulmuştu, göreve yarın başlanacağı için herkes evlere dağılıyordu.Odadan çıkmak için,ayağa kalkmıştım ki,duyduğum hitap beni vazgeçirmişti.
-Abi,önce bizim eve gidelim.Güneş ve Gökmen'in bir kaç eşyasını alalım,sonra size geçeriz.
-Abi mi?
Sorduğum soruyla,Ali Yüzbaşı cevap verememiş ve ikisi de bana dönmüştü.
-Evet,abim.Bir sıkıntı mı var?
-Soy isminiz farklı ve askerler size yenge diyor?
-Soy ismimin farklı olması uzun hikaye.Yenge demelerinin nedeni de,bu timin eski komutanı olan Şehit Binbaşı Göktuğ Yiğit'in eşi olmamdandır.
Göktuğ'un eşi mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN
Random-Kimsin seen,hı kimsin.Doktor Ada Çınar mı, Yüzbaşı Asena Kurt mu? -Ada olmam gerekiyorsa Ada, Asena olmam gerekiyorsa Asena. Sana hangisi lazım Yüzbaşı!