BİNBAŞI ALPER KARA
Evimde oğlum ile oturmuş yemek yiyordum,aklım ise can borcumun olduğu iki kadındaydı.
Biri Binbaşı Asena,diğeri ise sadece adını bildiğim Ada.
Binbaşının beni bu ağırlığımla taşıdığına inanamıyordum,tam bir askerdi.
Peki Ada,tanımadığı biri için neden hayatını bu denli tehlikeye attı ki?
Kafamda dönüp duran,bir sürü soru.Sofradan,kaşık-çatal sesi gelmeyince oğluma baktım.Bana bir şeyler anlatmak için bana bakıyordu,ona döndüğümde ellerini hareket ettirmeye başladı.-Beni kurtaran abla nerede,hani gelecekti?
-Ablanın işi varmış,işini bitirdiğinde gelirmiş.
Telefonumun çalmasıyla,telefonu alıp masadan kalkmıştım.
Arayan Yüzbaşı Ali'ydi.-.............
-Efendim!
-............
-Evet müsaitiz.
-..............
-Çok iyi olur,oğlumda onu soruyordu.
-...........
-Konumu atarım ben.
-...........
Telefonu kapatıp cebime koydum ve oğlumun yanına geri döndüm.
-Aslanım,bil bakalım kim geliyor.
Gözleri merakla bana döndü.
-Seni kurtaran abla varya,o geliyormuş.
Sevinçle,ellerini birbirine vurup alkışlamıştı.Koşup bana sıkıca sarılıp odasına doğru koşmuştu.
-Nereye gidiyorsun?Dur bi.
-Elbise mi giymeye,güzel olmalıyım.
-Tamam dur,ben seni giydiririm.Ne bu acele?
Bir şey demeden,ellerimi tutup çekiştirmeye başladı.Odasına girdiğimizde,elimi bırakıp dolabına doğru koşup,kapaklarını açtı.İçinden en sevdiği kazak ve pantolununu çıkardı.
-Bunları mı giyeceksin?
O zaman gel giydireyim.Hemen yanıma gelip,giysilerini elime verdi.Ben de bu aceleci tavrına gülüp,onu giydirmeye başladım.
YARIM SAAT SONRA
Oğlun heyecanla,bir sağa bir sola gidip duruyordu.Bu heyecanına gerçekten anlam veremiyordum,ir kere yüzünü gördüğü kadın için nasıl böyle heyecan dolu olabilirdi ki.
Zilin çalmasıyla,oğlum benden önce kapıya koşmuştu.Ben kapıya varamadan o kapıyı açmış ve kadının bacaklarına sarılmıştı.Ben ise şaşkın bir halde, oğluma baka kalmıştım.Kapıdakilerin de Ben den bir farkı yoktu.
Saşkınlığımı üstümden atım,kapıya vardım.-Hoş geldiniz,buyrun geçin.Oğlum sen de hanımefendiyi bırak içeri girsin.
Ada hanım ise şaşkınlığını hala üstesinden atamamıştı ama oğlumu kucağına alıp içeri girmişti.
Beni cevaplayan ise Yüzbaşı olmuştu.-Hoşbulduk komutanım.
İçeri salona girip koltuklara oturmuştuk,Ada hanıma dönüp konuştum.
-Oğlum sizi rahatsız ettiyse, kusura bakmayın.
-Estağfurullah,ne rahatsızlığı.Sadece birden sarılınca şaşırdım.
-Sizi de,buraya kadar rahatsız ettik ama oğlum sizi çok görmek istedi.Ben de teşekkür etmek,oğlumun hayatını kurtardınız.
-Rahatsız etmediniz,hem küçük bey beni görmek istemeseydi de ben onu görmek isteyecektim.Teşekküre de gerek yok,ben insanlık görevi mi yaptım.
-Sizin yaptığınızı emin olun kimse yapmazdı,sadece kendi hayatını düşünür ve oradan kaçardı.
Bu sefer Yüzbaşı konuşunca ona döndüm,bana kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.Kaşlarını çatmasının nedeni, sevgilisine dikkatli bakmamdı.Ama sevgilisine güzel olduğu için ya da ilgimi çektiği için değil,bakmamın nedeni,yüzünün bana tanıdık gelmesiydi.Sanki daha önce karşılaşmısız gibi,ama nerede ve nasıl?İşte orasını hatırlayamıyordum.
-Ada'nın lugatında,kaçmak denen şey yoktur ve kendinden başka herkesi düşünür.
-Anladım.
Ada hanıma bakıp,tekrar konuştu.
-Komutanım,sizinle bir şey konuşabilir miyiz.Yanlız.
-Tabi,çalışma odama geçelim.
Beraber ayağa kalkıp,odama doğru yürümeye başladık.
Odaya girdiğimizde,karşılıklı tekli koltuklara oturduk.-Seni dinliyorum yüzbaşı,konu nedir?
-Oğlunuz...
-Oğlum mu,oğlum ne alaka?
-Ada,oğlunuzun onunla konuştuğunu söyledi.
Söylediği şeyle,ayağa fırlayıp yakasına yapıştım.
-Sence bu senin,dalga geçebeileceğin bir şey mi!Sen benimle...sen benimle dalga mı geçiyorsun lan!
Ben oğlumun sesini hiç duymadım,hiç konuşmadı çünkü.Şimdi bu adam gelmiş,oğlun konuşmuş diyor.
Dalga geçtiğini düşünüyorum, çünkü bu konu hakkında annesi bile oğlumla dalga geçmişti.-Komutanım sakin olun,ben Ada'ya da dedim.Belki sen,yanlış duymuşsundur dedim.Ama o duyduğunu kesin bir dille söylüyor.Biz de buraya onun için geldik,ikisi yanlız kalırsa konuşsur diye.
-Eğer bunun altından bir şey çıkarsa,eğer bu bir oyunsa yakarım.Yanlız seni değil,o içerdeki sevgilini de seninle yakarım.
Konuşmak için ağzını açmıştı ki,içerden ağlama sesi gelmesiyle o da yerinden fırladı.
-Ada!
Önden o,arkadan da ben koşar adım salona girdik.
Ada denen kadın dizleri üzerine çökmüş, ağlıyordu.
Oğlumun da ağladığını görünce ben onun yanına gittim,Yüzbaşı ise sevgilisinin.-Ne oldu güzelim,neden ağlıyorsun?
-Ba..babam,babam....
Deyip daha çok ağlamıştı,soru dolu gözlerle oğluma baktığımda.Televizyonu gösterdi,kumandayı alıp sesini açtım.
-.....kazada Asım Çınar ile birlikte, bir ölünün daha olduğu söylendi.
Ölen kişinin kimliği belirsiz ama kızı Ada Çınar olduğu düşünülüyor.-Babam ölmüş,daha Göktuğ'un ölümünü bile kabullenememişken şimdi de babam.Ben nasıl dayanacağım.
-Kalk gidelim,belki yalan haberdir.Hadi emin olalım.
-Gördüm,ambulansa kaldırılırken yüzüğünü gördüm.Ben almıştım ona,o da parmağından hiç çıkarmamıştı.
-Hadi kalk.
-Hastaneye gidelim,Göktuğ'u son kez ğörememiştim.Bari babamı göreyim,götürür müsün beni?
-Tabi götürürüm,hadi kalk.Tut elimi.
Yüzbaşı,Ada'yı kendine yaslayıp evden çıkardı.
Oğlumun,hala ağladığını görünce onun boyuna eğildim ve göz yaşlarını sildim.-Sen neden ağlıyorsun bakalım?
Omuz silkip,odasına kaçmıştı.
Peşinden gittiğimde,yatağına uzanmış olduğunu gördüm.
Yanıda ki boşluğa oturup,saçlarını okşamaya başladım.-Oğlum,niye ağlıyorsun?Bak o abi bana bir şey söyledi.Sen,sen konuştun mu?
Ağlaması birden durmuş ve korku dolu gözlerle bana bakmıştı.Gözlerinde ki korku,kaşlarımın çatılmasına sebep oldu.
-Oğlum,konuştun mu?
Başını hemen iki yana sallamış,yorganını başına kadar çekilmişti.Çekmeden önce de gitmemi belirten,bir hareket yapmıştı.
Odadan çıkarken,aklım oğlumdaydı.Hareketleri,aklımı karıştırıyordu.Ada denen kadınla kesinlikle konuşmalıydım,biz odadayken oğluma bir şey söylemiş ya da yapmış olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN
De Todo-Kimsin seen,hı kimsin.Doktor Ada Çınar mı, Yüzbaşı Asena Kurt mu? -Ada olmam gerekiyorsa Ada, Asena olmam gerekiyorsa Asena. Sana hangisi lazım Yüzbaşı!