Bölüm 49

664 28 0
                                    

ADA ASENA ÇINAR

1 Yıl Önce

Komutanım bana verdiği dosyada yeni görevim, örgüt başkanı olan Bawer itinin kızı gibi görünüp içlerine girecektim.
Kızın bana benzemesi ayrı bir olaydı, zaaten bunun için ben seçilmiştim.
Bawer itini de ben öldürmüştüm,kızı iki gün önce ölmüştü.Eğer ölmeseydi o da onlara katılacaktı, ölmesi iyi olmuştu.
Görevi sırf ailem aynı acıyı iki defa yaşamasınlar diye red etmiştim ama gel gör ki komutanım red etmem karşılığında istifamı istemişti.
Mesleğim benim her şeyim diye bilirim,sırf asker olmak için neleri göze almış ne yalanlar söylemiştim.
Dedeme de bu meslek üzerine söz vermiştim, umarım bir gün karşılarına çıktığımda beni affedebilirlerdi.

~
Kaza Gününden Bir Gün Önce

Yarın göreve başlamam için ölü gösterilecektim,gitmeden önce ailemi görmek istemiştim.Önce annemlerin yanına gitmiş uzaktan izlemiş sonra da Ali abim ve Göktuğ'un yanına gelmiştim.
Gitmeden önce Göktuğ'u mutlu etmek istemiştim,o bana iltifat ederken ben de geri kalmıyordum.Bu onu hem şaşırtıyor hem de mutlu ediyordu,onu mutlu görmek beni de mutlu ediyordu.
Tikimin olduğunu öğrenmiş benimle uğraşıyordu, böyle bir tikimin olması hoşuna gitmişti.
Abim ile beraber yatmıştık,ilk beraber uyumamızdı umarım son olmazdı.
Sabah yattığımız odanın kapısı birden açılmıştı,gelen babammış.Gerçek babam,ilk aşkım olması gereken ama teyzem yüzünden olamayan babam.Onunla da ilk sarılmamızdı belki de son, Allah'ın taktiriydi bir daha görüşmemiz.

Planladığımız gibi arabanın önüne atlamış, atlamadan önce nabzımı durduracak ilacı içmiştim.
En geç yarım saat sonra nabzım tammamen duracak bu yüzden ölü sanılacaktım.

Her şey planladığımız gibi gitmiş ben örgüte sızmıştım,beklediğimden kolay olmuş Bawer'in kızı olmam onlar için yeterli olmuştu.
İçeride ajan olma şüphesiyle etraf aranmış,son dakika uyanıklık yapmış başkasını yakalatmıştım.
Bazen köylere baskın yapmışlardı,bazen de korkudan kamptan kafalarını çıkaramamışlardı.
Her gittiğimiz kampa,benim sayemde askerler baskın yapıyordu.Bu askerler çoğunluk ile Göktuğ'un timi ve bizim tim oluyordu,bizim timin geldiği zamanlarda kaçmamız daha da zorlaşıyordu.
Bu benim gururlanmamı sağlıyordu,boşuna seçmemiştim onları.
Hepsini ayrı ayrı özlüyordum,onlara daha erken kavuşmak için elimden geldiğince çok bilgi toplamaya çalışıyordum.

~
1 Yıl Sonra

Bugün olduğumuz kampa,askerlere yardım ettikleri için muhtar ve bir kaç köylüyü getirmişlerdi.
Muhtarı ve ailesini tanıyordum,gittiğimiz bir görev dönüşü onların köyüne gitmemiz gerekiyordu.Sağolsunlar bize çok yardımları dokunmuştu,elimden geldiğince onlara yardım ediyor gizliden su falan veriyordum.
Onları getirir getirmez bizimkilere kampın yerini haber vermiştim,bizimkiler gelene kadar onları koruyordum.Bizimkiler gelince beş dakkalığına muhtar ve köylülerin yanından ayrılmış belgelerin olduğu dosyayı getirmiştim ama geldiğimde muhtar ve karısını yerde kanlar içinde görmüştüm.
Muhtarı ve karısını vuranın kafasına sıkmıştım ve belgelerin olduğu çantayı muhtarın kızına vermiş, Göktuğ'a vermesini söylemiştim.Göktuğ'a bir not yazıp onu da kıza vermiştim,kızın sadece anne babası vardı onları da bugün kaybetmişti.Ben de kızı Göktuğ'a emanet etmiş döndüğümde kızı alacak kendim ilgilenecektim.
Bizimkiler yaklaşınca Örgüt lideri Devran'ın yanına gitmiş onu da alıp kamptan  çıkmaya başlamıştım,eğer tek gidersem diğer kamptakiler benden şüpeleneceklerdi.Ben de en bu iyi götürüp daha da güvenlerini kazanacaktım,biraz ilerledikten sonra arkamda birini hissedince hemen dönmüştüm.Onu alta alıp üstüne çıkmıştım,elimi yumruk yapıp yüzüne vurdum.Yüzüne bakınca bunun Ali abim olduğunu gördüm,bırakıp gidecekken beni tutt.Ne kadar çekiştirsem de bırakmamıştı.

-Lan bıraksan!

-Başka bir arzun var mı?

-Lan bıraksana,dayak mı istiyorsun?

-Beni döveceğine,o kadar eminsin yani...

Cümlesi biter bitmez yumruğu tekrar yüzüne indirdim,kusura bakma abi ama bunu sen istedin.
Biraz daha hırpalamış bırakmıştım,arkadan gelen askerleri görünce hemen oradan uzaklaşıp Devran'a yetişmiştim.
Karşılaşırsak,vurduğun ger yumuruk için abimi öpecektim.Hatta daha fazla öpeceğim ki bir yılın acısını çıkarayım.
Bir gün boyunca yürümüş başka bir kampa gelmiştik,geldiğimiz gibi Devran bu kampın başkanının yanına geçmiş ben de şeyler atıştırmış dinlenmiştim.
Uyandığımda mağaradan çıkmış,etrafı kolaçan etmiştim. Ben etrafa bakarken karşıdan gördüğüm kişiyle şaşırmıştım, ben ona bakarken göz göze geldik. Ona bakıyorum diye kaş göz yaptı, gözlerimi ondan çekip önüme döndüm.
Gördüğüm kişi Akın'ın kardeşi Benim de süt kardeşim olan Ekin'di,bu çocuk görev diye gizli göreve mi çıkmıştı. Ekin bir mavi bereliydi, ne zaman bir eve çıkmıştı bilmiyorum. Üzerimde bir çift göz hissediyordum ve sanırım bu Ekin'e aitti, ona bakmam onu şüpheye düşürmüştü.
Arkamı dönüp başkanların olduğu mağaraya doğru yürüdüm, kapının önüne geldiğimde konuşuyorlardı ve onları dinlemeye başladım. Devran'ım benden şüphelendiğini duydum, kahretsin. Gerisin geri yürüyüp Ekin'in yanına gittim, karşısına geçtiğinde tek kaşını kaldırıp bana baktı.

-Hayırdır,ne oldu?

-Ekin,konuşmamız lazım.

Adını söylediğimde şaşırmış ve etrafa duyan varmı diye bakınmıştı.

-Kimsin ve adımı nereden biliyorsun?

Yüzümdeki puşiyi indirmiştim,yüzümü görünce daha da şaşırmış gözleri şokla açılmıştı.

-Sen.. nasıl?

-Sonra anlatırım,Devran benden şüpeylenmiş her an beni alabilirler.
Senden bir kaç şey istiyorum.

-Tabi, söyle.

-Ben şimdi bizimkilere haber vereceğim,sen de gidip kampın etrafına bombalar yerleştireceksin.Ben Devran ve diğer itleri oyalarken sen de belgeleri alıp kampın uzağında bekle çatışma bizimkiler geldiğinde onların yanında buluşuruz.

-Tamam,dikkat et kendine.

-Asıl sen dikkat et kendine,hadi daha fazla dikkat çekmeden ayrılalım.

Baş hareketiyle beni onaylamış,yanımdan ayrılmıştı.
Ben de ne yapsam da dikkatleri üstüme çeksem diye düşünürken,itin biri yanıma gelip bana sırnaşmıştı.Ben de onu alıp kampın ortasına getirip evire çevire dövmeye başladım,itin çığlıklarını duyanlar etrafımızda halka oluşturmuş ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Sesleri duyan Devran ve diğer itler yanımıza gelmiş,beni ondan ayırmışlardı.

-Ne oluyor burada?

-Ne olacak,bu itin bana sırnaşmaya çalışıyordu.

-Ee,ne var bunda?

-Ne demek ne var bunda!Ben buraya bunlara meze olmaya mı geldim,davam için savaşmaya mı?

-Dava için burada olduğunu pek sanmıyorum.

-Ne demek istiyorsun?Açık konuş!

Arkamdakilere başı ile beni işaret edip,tutmalarını söylemişti.

-Tutun şunu, bakalım hain mi değil mi!

Her türlü benden şüphe duyuyorlardı,biraz daha onları oyalamak için gelen iki adamı da yere sermiştim.
Ben her geleni yere sererken,beş tanesi birden üstüme çullanmış beni bertaraf etmişlerdi.

-Alın şu hayini,bir yere bağlayın.Onunla ben ilgileneceğim.

Bunu söylerken,beni baştan aşağı süzmüştü.

-Çek lan o gözlerini üzerimden,yoksa oyup eline veririm.

Söylediklerime sadece gülmüştü,tabi Asena Kurt'u daha tanımıyordu.
Ona bakıp, küçümser gibi gülmüştüm.
Gülümsemem onu sinir etmişti ki bana vurmaya başlamıştı.
Karnıma tekmeler attığında canım yanmıştı ama sırf onları sevindirmemek için kahkahalarla gülmüştüm.

-Götürün lan şunu!

Beni alıp bir mağaranın içine götürmüş,ellerimi ayaklarımı bağlamışlardı.
Umarım bu süre içinde,Ekin belgeleri almayı başarmıştır.

KİMSİN SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin