Önümde beliren siület ile gözlerimi kısarak baktım ona. Bedenini görsem de yüzünü görmüyordum. Görüntü biraz daha netleşirken siyah saçlarını farkettim. Ardından saçlarında ki beyazlıkları ve yüzünü...
Bir adım grri gidip yere düştüm ve yutkundum. Kafamı kaldırıp adama bakınca gözlerini gördüm.
Artık görmekten midemin bulandığı ve sadece ölmesini isteyeceğim gözlerini...
Ama kardeşlerim yoktu.
Yavaşça gözlerimi açarken başıma saplanan ağrı ile yüzümü buruşturdum.
Ellerimin arkadan bağlı olması ile iç çektim ve kafamı geriye atıp önüme gelen saç tutamlarını geri gönderirken derin bir nefes aldım.
Şuan bir arabadaydım ve araba hareket halindeydi.Ben etrafıma bakarken adamlar sus pus olmuş şekilde oturuyordu. Daha camdan dışarı bakamadan arabanın aniden durmasıyla neye uğradığımı şaşırsam da hemen toparlandım. İki adam beni bağlı kollarımdan tutup arabadan indirdi ve eski bir depo yerine kuytu bir mahallede ki gecekonduya soktu. İçeride bir koltuk ve sandalye dışında eşya olmasa bile yanan bir soba ve sobanın başında da bir adam vardı.
"Bağlayın sandalyeye."
Sobanın başında duran adamın verdiği emir ile korumalar beni hızlıca sandalyeye bağladı.
Karşı koymuyordum, adam çoklukları, silahları olması ya da korktuğumdan değil. Şuan başım ağrıyordu ve bununla uğraşmak istemiyordum.
Sonra icaplarına bakardım.
"Kusura bakma seni de fakirhanemize getirdik koca evden ama."
Alayla konuşan adam ile gözlerimi devirdim.
"Ne demek canım, sonsuza dek burada kalacak değilim ya."
Bende alayla konuşurken adam güldü.
"Evet, seni daha iyi bir yere göndereceğim."
Nedense hiç iyi bir yere gönderecekmiş gibi bakmıyordu.
Zaten büyük ihtimal öldürecekti.
Adam cebindeki telefonu çıkardı ve bir kaç saniye sonra telefon çalmaya başladı. Birini arıyordu galiba.
"Kimsin?"
Yağız'ın endişeli sesi ile gözlerimi başka bir yere çevirdim.
Kaybolmam demiştim ve kaçırılmıştım...
"Yağız Bey, ne çabuk unuttun beni?"
Adamın eğlenen sesi ile sıkıntıyla verdim nefesimi.
"Ölmeden önce son bir kez sesini duy kardeşinin."
Lan!
Daha Deniz'den özür dileyeceğim, öldüremezsiniz beni öyle hemen.
Telefonu bana yaklaştırması ile hızlıca konuştum.
"Ben birazcık kaçırıldım şöyle ucundan ama kaybolmadım bak. Deniz'e selam söyle merak et-."
Adam daha cümlem bitmeden telefonu kapattı ve yere fırlattı.
Yere..fırlattı...
"Amca napıyorsun acaba sen? O telefon kaç paradır kim bilir? Ayrıca niye sözümü bitirmeden kapatıyorsun ya. Merak etmeyin diyecektim. Beni niye hep böyleleri buluyor?."