24.Bölüm

2.3K 164 35
                                    

Hatırlamadığım bir rüyadan daha uyanırken kolumun altındaki yastığa biraz daha sıkı sarıldım.

Kafamın altında duran yastığa da kafamı gömdükten sonra bir tuhaflık olduğunu anlamıştım.

Hala uyku halinde olduğum için gözlerimi açmasam da kolumun altında duran yastık oraya nasıl gitmiş diye düşünmeden edemiyordum.

Ayrıca oradaysa kafamı koyduğum yastık nasıl hala oradaydı?

Yastığa kafamı biraz daha bastırıp yastık olduğuna emin olduktan sonra kolumun altındaki yastığı hayal ürünüm olarak düşünmeye başlamıştım. Belki yorgandı ya da iki yastık almış ve şimdi aldığımı unutmuştum.

Bu düşünceler ile uyumaya devam ederken duyduğum sesler bunu umursamadan konuşmaya devam ediyordu.

"Abi.."

Deniz'in heyecanlı sesi ve onu susturan Yağız.

"Daha dün kavga ediyorlardı."

Yağız'ın sessizliği sağlamaya çalışırken Atlas'dan çıkan daha heyecanlı bir ses ve Ateş'in sessiz konuşması ile kafam karışmıştı.

"Alaz için çok endişelendi kesin. Deniz fotoğraf mı çekiyorsun sen?"

"Susun."

"Bu anı ölümsüzleştirmem lazım."

Gözlerimi açıp kendime gelmeye çalışırken sağ kolumu üzerine attığım yastığın bir yastık olmadığını görmüştüm.

Bu Emre'ydi. Bildiğin düz uyuyan Emre..

Kolunu omzuma saran beden yatakta hareket edip biraz daha bana sarılınca birden sessizlik oldu.

Tabi Deniz bir kaç saniye içinde on tane daha fotoğraf çekip konuşana kadar..

"Çok tatlılar!"

Daha kendime gelemesem de durumu kavrayan beynim şuan bana sarılan ve yastık gibi sıkan Emre'den kurtulmam gerektiğini söylüyordu.

Tabi söylemesi kolaydı.

En sonunda hareket edip diğerlerine uyandığımı belli ederken Emre'nin kollarını kendimden ayırmaya çalıştım.

Evet sadece çalıştım çünkü bana daha sıkı sarılıp kafamı omzuna koymaktan başka bir şey yapmadı.

"Manyak mısın? Lan bıraksana! Uyan, Uyansana Lan!? Valla döverim seni! Çekil be!"

Haklı isyanlarımı gülerek izleyen hainleri boş verip Emre'yi itmeye devam ederken Deniz'in bizi videoya çektiğini farketmiş ve en sonunda tüm sabrımı tüketip Emre'ye dirseğimi geçirerek ondan kurtulup Deniz'in önünde bitmiştim.

"Ver o telefonu."

Deniz geri ben ileri giderken en sonunda kapıyı açıp kaçmasıyla derin bir nefes aldım ve ne yeni uyanan Emre'yi ne de diğerlerini umursamadan banyoya girdim.

Elimi yüzümü yıkayıp biraz daha kendime gelince dün olanları tam olarak hatırlamıştım.

Yani, dün baya endişeli bir şekilde gelmişti odama ama endişelendi diye biriyle uyumaz ki insan. Gerçi sol tarafıma yatmıştı, belki ben uyurken ağırlığımı sol tarafıma vermeyeyim diye..

Neyse, hala sinir oluyorum ona.

Ben banyoya girerken odamda olan kimseyi odamda görmeyince rahatlamıştım ama normalde git dediğimde gitmemişlerdi de şimdi niye gitmişlerdi?

Acaba tersten falan mı anlıyorlar? Gel deyince git, git deyince gel falan?

Dolabımdan bir kaç kıyafet alıp üzerimi değiştirdikten sonra kahvaltıya inmek için hazırdım. Ama kahvaltıda fazladan iki kişi görmek, hayır buna hazır falan değilim.

BencilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin