Yemek masasında herkes kendi yemeği ile ilgilenip bana bakmazken gülümsememi saklayamıyordum.
Odamda biraz dinlendikten sonra Atlas'ın odasına gitmiştim ve ikizim hakkında gerçekten bir şeyler öğrenmiştim.
Yemeğe en son biz inmiştik ve Yağız biz gelmeden önce yemekten sonra testi açıklayacağını söylemiş olmalıydı ki masada bir gerilim vardı.
Belkide bunu beraber yiyeceğimiz son akşam yemeği olarak düşünüyorlardı çünkü yüzüme bakamıyorlardı ki baksalar da gülümsememden başka bir şey göremezlerdi.
Kırılmak istiyordum, merak ediyordum geri iyileştirebilecekler mi?
Belki denemeyeceklerdi bile ve bunu bile bile böyle bir şey yapmam anlamsızdı.
Ama insan en çok kızdığı zaman gerçek kişiliğini göstermez miydi?
O zaman onlardan korkmazsam normal hallerinden de korkmazdım.
Bu nasıl mantık lan?
Kafamı kurcalayan çok şey olsa da yemeğime odaklandım. Atlas'la iki ailenin üç aylık yemeğini yemiş olsak
bile yine acıkmıştım.Yemek yavaş yavaş biterken içimde bir kararsızlık vardı. Acaba yapmasa mıydım?
Yani geldiğimden beri iyi davranıyorlar ama başıma almadıkları dert kalmadı.
Yinede...
Atlas hala yorgun olduğunu söyleyip ilaçlarını içmek için yukarı çıkarken istediğim fırsat elime geçmişti.
Çatalı tabağa bırakıp kollarımı masaya koydum ve ellerimi birleştirdim. Yaslandığımsandalyede biraz daha masaya yaklaştım ve konuşmaya başladım.
"Ben size şeyi söylemiş miydim ya?"
Sanki öylesine kurduğum bir cümleymiş gibi konuşup masadaki sessizliği bozarken hepsi bana döndü. Yinede cümleme devam etmedim. Ta ki Deniz beklediğim soruyu sorana kadar.
"Neyi?"
Sanki çok önemsiz bir şey söylüyor
gibi cümlemi kurdum ve hepsinin yüzlerinin değişmesini izledim."Şeyi ya... Mesela yapılan şu iki DNA testinin bende olduğunu, amcanızın kaybolduğunu ki bunu zaten biliyorsunuzdur. Ondan sonra... DNA testinin negatif çıktığını çünkü aslında bir ajan olduğumu falan."
Yağız'a döndüğümde şaşırmış görünüyordu ama hemen durumunu toparladı. Yinede yüzündeki şu 'yapma.' bakışı çok sinir bozucuydu.
Bende biliyorum pişman olacağımı ama yapmak istiyorum.
Değişen ifadeleri ile sandalyede geriye yaslandım.
"Söylememiş miydim ya? Baya şaşırdınız. Neyse söylemiş oldum. Bu arada yemek çok güzel-"
Yemek masasından hızla kalkıp daha ben cümlemi bitirmeden üzerime atlayan ve beni kendisiyle beraber yere düşüren Emre ile gözlerimi devirdim.
Ondan da bu beklenirdi ama önce mantığını kullanıp konuşmayı deneseydi keşke. Gerçi gayet açık konuşmuştum yani konuşmaya gerek yoktu.
Düşüncelerime dalıp kendimi koruduğum için tek yapabildiği ilk attığı yumruk ile dudağımı patlatmak olmuştu ve şuan yumrukları sadece koluma geliyordu ama kolumda da yara vardı.
En sonunda ona yeterince zaman verdiğimi düşündüm ve dizimi geri çekip hala bana yumruk atmakla kafayı bozmuş Emre'nin karnına geçirdim.
Acımış olmalı ki geri çekildi ve bende hızlıca ayağa kalktım.