Hasta bir Alaz~
Ateş
Ameliyat iyi geçmişti.
Biraz uzun sürmüştü ama neyseki abim iyiydi. Sabahın erken saatlerine kadar ameliyathane önünde beklemiştik ve hastaneye girmek istemeyen Kaan'da sürekli mesaj atıp abimin durumunu sormuştu. Alaz ise...
Kaan'ın dediğine göre ona saldıran adamları dövmüştü ve hastanenin önündeki bankta oturuyordu.
Tabi Kaan yorulduğu için uykuya dalınca ve bende buradan ayrılamadığımdan Alaz'ın nasıl olduğunu bilmiyordum.Amcam ve Emre'yi abimin yanına bırakıp asansöre binerken şakaklarımı ovdum.
Herkes sabaha kadar ayakta kalmış ve bu da bizi yormuştu. Asansörden inip hastaneden çıkarken arabamı görmemle yedek anahtarla sürücü koltuğunun kapısını açtım. Arka koltukta ceketimle uyuyan Kaan'ın ardından aklıma Alaz gelmesiyle onunda ön koltukta uyuduğunu gördüm. Anlaşılan o da yorulmuştu, bunun en büyük ispatı uykusuzluktan oluşan göz halkalarıydı.Sabahın erken saatlerinde olduğumuz ve ne zaman uyuduklarını bilmediğim için sessizce kapıyı kapattım ve Emre'yi aradım.
"Alo, abi?"
"Emre, ben Kaan'la Alaz'ı eve götüreceğim. Atlas daha iyiyse Deniz'de gelsin. Tüm gece Atlas'ın başındaydı. Ben sonra geri döneceğim zaten. Atlas'ın ameliyatı ne zaman olacak söyledi mi amcam?"
"Bugün diyor başka bir şey demiyor. Tamam ben Deniz'i gönderirim aşağı. Kaan'la Alaz iyi mi?"
"Uyuyorlar şuan. İstersen sende gel, bir üzerini değiştirip sonra geri gelirsin."
"Yok, gerek yok. İyiyim ben böyle. Ayrıca Atlas'ı ve abimi sadece amcama emanet edip gidemem. Olmazsa sen geldikten sonra giderim eve."
"Tamam ama çok zorlama kendini."
"Ne zorlaması ya, bunlar ne ki..?
Neyse görüşürüz.""Görüşürüz."
Daha güneş yeni yeni doğduğu için hava hala soğuktu, bu yüzden arabanın içine girdim ve Deniz'i beklemeye başladım.
Normalde böyle durumlar için çok dikkatli olurduk ve dün de zaten dikkatliydik ama davet bizim evde olmadığı için alabileceğimiz önlemler de bir yere kadardı. Bu sefer Atlas gerçekten sarsılmıştı. Çünkü aslında onu hedeflemişler ama Yağız abim vurulmuştu. Arabada oluşan küçük hareketlilikten irkilirken kafamı yukarı kaldırıp dikiz aynasından Kaan'ın uykusunda bir şeyler mırıldandığını duymuştum.
Alaz'a dönüp onun da hala uyuduğunu anlayınca koltukta geriye yaslandım. Gözlerimi dışarıda gezdirirken hastaneden çıkan Deniz'i görmemle arabadan indim ve yanına gittim. Neredeyse tüm gece Atlas 'ın yanında beklediği için kırışmış gömleği ve üzerine aceleyle giydiği belli olan ceketi ile bana doğru gelen Deniz önümde durdu ve uykusuzluktan şişmiş gözlerini ovarken konuştu.
"Kaan abimle Alaz nasıl?"
"İyiler, uyuyorlar."
Deniz'i arabaya doğru götürürken bir şey demeden peşimden geldi ve arka koltuğa oturdu. Bir süre Kaan'a baktıktan sonra ön koltukta başını
cama yaslayıp uyuyan Alaz'a döndü."Abi, Yağız abimin ameliyatı iyi geçti değil mi?"
Onu kandırmadığımızdan emin olmak ister gibi soran Deniz'e kafamı salladım.
"İyi geçti, merak etme. Eve gidince uyu biraz, gözlerin hep kızarmış. Tamam mı abiciğim?"
Kafasını sallayıp gözlerini kapatan Deniz Kaan'a yaslanırken bende
arabayı çalıştırdım ve yola çıktık.
Zaten davetin olduğu ev ve hastane arasında arabayla gidilince çok bir mesafe yoktu ve ev çok da uzak değildi.