Zil çaldığında sırt çantamı tek koluma atıp ağır ağır yürüdüm koridorda. Önümde sarı gidiyordu, aramızda en az yirmi otuz adım vardı.
Elleri kendisine oldukça büyük gelen siyah hırkasının ceplerindeydi. Üstündeki o kadar uzundu ki olduğundan daha kısa duruyordu. Yeterince kısa değilmiş gibi.
Dans sınıfına giriş yaptığında acele etmeden ben de girdim arkasından. Kafasını çevirip bana baktığında kafasını salladı hafifçe, bu merhaba demek oluyordu herhalde bu utangaç çocuğun dilinde.
"Selam."
Sessizce bir merhaba duydum ondan.
"Bugün de dans edeceksin değil mi?"
Edecekti tabiki ama sırf muhabbet olsun diye soruyordum.
"Sen edecek misin?" Sessizliğine karşılık benim sesim fazla yüksekti.
"Ben seni izleyeceğim."
Dediğimle utandı, dudaklarını öne doğru büzdü ve gözlerini benden çekip etrafta gezdirdi.
"Ama.."
Sözünü keserek araya girdim.
"Biliyorum birisinin önünde dans etmek zor olabilir ama en azından bir dene. Hem ben sana gülecek değilim. Danstan gram anlamadığım için sen şu an gözümde muhteşem dans yeteneğine sahip birisin. O yüzden etrafında bir tur atsan ben vaov derim."
Beni şaşkınlıkla dinlerken son dediğime bir kıkırtı bıraktı. Onunla ben de güldüm.
Direkt 'utanıyorsun, utanma' demek istememiştim. Bu sanki daha baskıcı bir cümleydi, kendini kötü hissedebilirdi.
Vaovv! Ben böyle ince düşünebiliyor muymuşum?
"Sadece içimden geldiği gibi hareket ediyorum, benim de bir bilgim yok aslında."
Şu zamana kadar kurduğu en uzun cümlelerden biri sayılabilirdi. Kendimi tebrik ettim.
Onun patır patır konuştuğu, insan içindeyken utanmadan istediği gibi davrandığı zamanları görmek istiyordum.
İnanılmaz derecede şaşırmış gibi bir yüz ifadesi yaptım. Cidden şaşırmıştım ama.
Ayrıca kendime de şaşırıyordum çünkü okuldan herhangi biri benim şu hallerimi görse çok şaşırırdı çünkü herkese kötü kötü bakan, herkesten nefret eden donuk yüz ifadem gitmişti. Sadece Tae'yle samimiydim bu okulda ve onunla da genelde dövüşür, birbirimize küfür falan ederdik, tabiki onunla da çok şakalaşıp eğlenirdik ama okulda başkasına ilk kez böyle davranıyordum.
"Ne demek ben de bir şey bilmiyorum? Tam bir dansçı gibiydin geçen hafta."
Onu izlediğimi anlamıştı, yine utandı. İçten içten minik bir teşekkür etti.
"Hadi dans et."
Kabasın Jungkook.
Banane.
"Sen neden etmiyorsun?"
"Ben bir şey bilmiyorum ki. Daha önce hiç dans etmedim bile."
Şaşırmıştı.
"Oh! Gerçekten mi?"
"Evet. Gerçekten."
Öylece etrafına bakındı kafasını hafif hafif sallarken.
"Hadi başla şimdi. Eğer başlarsan haftaya ben de seninle dans ederim."
Şimdi daha da şaşırmış duruyordu. Koskoca Jeon Jungkook kendisiyle dans edecekti, tabi şaşırmış olmalıydı.
"Ama..." Uzatarak söyledim. "Ben hiçbir şey bilmediğim için sen bana göstereceksin."
Hala çok kabasın Jungkook.
Kes.
Hafifçe gülümseyerek onayladı beni.
🤱
Aklımda ayıp şeyler var👽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Shyyyy
FanfictionUtangaç Jimin ve umursamaz, kaba ve sert Jungkook'un hikayesi #jikook 'ta 1. vay amk #kookmin'de 1. vay amk