Birlikte

2.5K 249 183
                                    

Diğer bölüm kısa oldu diye atiyorum

İyi okumalarr

🤱

Yemekler çok güzeldi ve hepsini de bitirmiştim. Sanırım ben bir ayıydım.

Yemek yerken pek konuşmamıştık. O yüzden sessizce bitmişti yemek faslı.

Yemeği yeyip topladıktan sonra ve onun ne kadar yetenekli olduğunu övdükten sonra koltuklara yayıldık. Daha doğrusu ben yayıldım, o kibarca oturuyordu. Sanki ev sahibi benmişim gibiydi.

Kimse konuşmayınca sıkılıp konuşacaklar bir şeyler düşünüyordum ki aklıma geçenlerde iki gün okula gelmeyişi geldi. O gün çok merak etmiştim ama sonrasında soracak yakınlığı kendimde bulamamıştım. Fakat artık onun evine geldiğime göre bunu soracak samimilikte olduğumuzu düşünüyordum.

"Sana bir şey sorabilir miyim? Ama özelse cevaplamak zorunda değilsin."

Sorduğum soruyla yerinde dikleşip onayladı.

"Geçen gün gelmedin okula, neden?"

Yüzü düşmüştü, kesin bir şey olmuştu. Bunu demek istemezdim ama hasta olması belki de başına bir şey gelmesinden daha iyiydi şu an gözümde.

"Amcam.."

"Bir şey mi yaptı?" Bir an yükselmiştim.

"Hayır hayır, yani aslında yaptı ama öyle değil. Kapıma geldi sabahın köründe. Hakkım olanı bana vereceksin diye diretti. Kapıyı açmayınca beni tehdit etti. Açmazsan seni mahvederim diye, korktum ama yine de açmadım. Sonraki gün evin önünde bekliyordu, çok korktum bir şey yapar diye. O gün de çıkamadım evden."

Sinirden kızarmış olabilirdim. O şerefsizi gebertmek istiyordum. Ailesinin öldüğünü öğrendiğim gün evini almaya çalışan amcasına yeterince sinirlenmiştim zaten ama şimdi bu duyduklarım beni deliye çevirmişti.

"Sonraki gün yoktu ama bana mesaj attı. 'Gelmedim diye sevinme, çok yakında alacağım her şeyini elinden.' diye."

Şok olmuştum. Bir amca, bir insan nasıl daha 18 yaşındaki birisine, yeğenine böyle bir şey derdi? Hakkı olmayan bir şeyi nasıl isterdi?

"Jimin sen niye bunu bana söylemedin? Hadi beni boşver niye bir müdüre falan gitmedin? Polise de gidebilirdin. O adam gelse sana bir şey yapsa.." gerisini getiremedim. Ona bir şey olma düşüncesi beni mahvediyordu. Bundan dolayı biraz sert konuşmuştum.

"Ben.. Bir daha gelirse zaten polise şikayet edecektim."

"Geldiği zaman nerede olacağın belli değil senin Jimin. Ya okuldan döndüğün sıra seni yakalasaydı, dün bile olabilirdi Jimin. O zaman ne yapacaktık, sana bir şey olsaydı ne olacaktı Jimin?!"

Kendimi kaybetmiştim ve bunu dolan gözlerinden anlamıştım. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve onun yanına oturdum.

"Özür dilerim. Sana bağırmamalıydım. Ama ben senin için endişelendim. Sana bir şey olmasına izin veremem. Ve lütfen bundan sonra böyle şeyleri bana anlat olur mu? Her zaman yanında olurum ben."

Usulca kafa sallayıp burnunu çekti.

"Teşekkür ederim."

"Ayrıca bundan sonra, en azından o şerefsiz akıllanana kadar benimle kalıyorsun."

"Ne?"

"Öyle. Ne yapacağı belli olmaz, o yüzden en iyisi benimle olman."

"Ama Jungkook..."

"Aması falan yok sarıcım. Ben öyle sürekli aklım sende bir şekilde günümü geçiremem."

Zaten aklım hep sende aslında da neyse...

"Sürekli acaba geldi mi falan diye aklımı kaçırırım ben. O yüzden en iyisi benimle kalman. Ama eğer benden rahatsız olursan, aynı evde olmak istemezsen ben kendime başka bir yer bulurum."

"Hayır tabiki de. Neden rahatsız olayım, asıl sen benden rahatsız-"

İşaret parmağımı kızar gibi gösterdim devam etmesin diye.

"Sakın. Ben hiçbir zaman senden rahatsız olmam. Duymayım sakın öyle bir şey."

Kafasını sallayınca elimi indirdim.

"Hadi kendine valiz hazırla." Şaşkınlıkla suratıma baktı.

"Hemen mi? Yarın gidebilirdik."

"Hemen sarı hemen. Hadi kalk."

O odasına gittiğinde ben öylece beklerken sırıtarak ona seslendim.

"Sarıı... Yardıma ihtiyacın var mıı? Yanına geleyim mii?"

"Oluuur."

Hemen yerimden kalkıp koşar adım odasını buldum. Onu dolabının önünde valizine uzanmaya çalışırken bulduğumda sessizce arkasından yaklaştım. Elimi uzatıp valizi tuttuğumda irkilerek yerinde sıçradı.

Refleksle kolumla belini sardım ve bu bedenlerimizin birbirine yapışmasına sebep oldu.

Jimin korktuğu için nefes nefese kalırken, benim dururum başkaydı. Bedenime yaslı bedeni düzgün düşünmeme engel oluyordu.

Aklımdan türlü düşünceler geçerken Jimin'in bana dönen yüzünü görmemle kendimi geri çektim rahatsız olacak düşüncesiyle. Valizi tutup indirdikten sonra Jimin'e uzattım.

Bana bakmıyordu yine ve utanmış görünüyordu. Tabiki yakınlık onu da germişti ve yaptığım yanlıştı. Ona böyle yakınlaşıp fazla temasta bulunmamalıydım ama kendime karşı da gelemiyordum. Bir şekilde Jimin tarafından çekiliyordum ve sürekli ona dokunmak istiyordum.

O eşyalarını doldurmaya başlarken kendimi sandalyeye bırakıp onu izledim. Etraftaki havayı dağıtmak için lafa girdim hemen.

"Bu hafta dansta ne düşünüyorsun?"

Ne alaka diye düşünsem de aklıma başka bir şey gelmemişti.

"Bu sefer ben de seninle dans edeceğim, bana öğretebileceğin bir şeyler olsun."

Bana şirince gülümsedi. "En basitini seçeceğim hiç merak etme." Kıs kıs güldü benimle dalga geçer gibi.

"Gül sen gül. Aklını başından alırım görürsün sonra sen kim gülüyormuş."

Cevap vermeden devam edip bitirdi valizini.

"Hazırsan gidelim."

"Hazırım. Dur! Değilim, son bir şey almam gerek."

Koşa koşa içeri giderken valizi alıp peşinden gittim. Mutfağa geldiğimde buzdolabını açıyordu. Buzdolabının içinden çıkardığı koliyle meyveli yoğurdu görünce ağzım açık kaldı. İçinde muhtemelen on beş tane olan kutudan üç tane çıkartınca "Oha." deyiverdim.

Bana gülerken dolabı kapatıp kutuları kucağına aldı. "Şimdi hazırım."

"Jimin bu ne böyle?"

"Bunlarsız yapamam ben, her gün meyveli yoğurt yiyorum. Çok seviyorum." Kutulara sarılır gibi yaparken çok şirindi.

"Alırım ben sana eve gidince, sendekiler dursaydı."

Bana bakıp şirince sırıttı. "İstersen yine al, hayır demem."

Önümden geçip kapıya doğru giderken arkasından baktım gülerek. Bu çocuk... Sanırım ben...

🤱

Sennn?

I'm ShyyyyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin