2

5.6K 105 15
                                    

2.bölüm yayında. Lütfen yorum ve oylarınızı esirgemeyin. Öpüldünüzz❤️

O anda tapılası yüzünü gördüm.

OHA.

Hayatımda bundan daha yakışıklı bir yüz görmediğime eminim.

Bana saatler gibi gelen saniyeler sonunda hala elinin belime ve nasıl olduysa benim de elimin onun yapılı koluna sarılı olduğunu fark ettim.

Panikle tekrar yüzüne baktım ama o bana kaşlarını çatmış, gözlerini kısmış ciddi bir ifadeyle bakıyordu. Gözleri çikolata veya toprak gibiydi, bilmiyorum.

Ve kokusu... Utanmasam derin derin soluyacağım aromasını çözemediğim bir sabunla, amber veya bergamot aromalı parfümdü.

Hala aval aval adama bakıyordum.

Elini çekebilmesi için hafifçe doğruldum ama mesafeyi hesaplayamadığımdan neredeyse burun buruna geldik. Hemen bir iki adım geriledim ve elini belimden indirdi.

"T-teşekkür ederim." diye ağzımın içinde geveledim ve hemen yerime oturdum. Kulaklarıma kadar kızarmıştım kesin.

Kafamı kaldırmaya ve tekrar gözlerini görmeye cesaretim yoktu. Ama pahalı ayakkabıları hala görüş alanımdaydı. Aynı yerde duruyor ve bahse varım bana bakıyordu.

Topuk seslerinden anladığım kadarıyla hostes yaklaşmaya başladı ve nihayet o da transtan çıkıp yerine -YANIMDAKİ KOLTUĞA- oturdu.

Neyse ki business class'taydık ve yanımdaki koltuk bile bana yeterince uzaktı.

🍭

Havalanalı taş çatlasın 10 dakika olmuştu. Hala sebepsice dizimi sallıyordum.

Bakmamam gerektiğini biliyordum ama o güzel yüzünü bir daha nerede göreceğimi bilmediğim için tekrar bakma isteğiyle tutuştum.

Başımı hafifçe çevirdim ve çaktırmadan bakmaya çalıştım. Laptopunu açmış bir şeyler yapıyordu. Bakışlarım alnına düşmüş simsiyah saçlarından başlayarak yavaşça aşağı indi, klavyenin üzerinde durdu.

Güzel elleri vardı. Belirgin damarları ve ince uzun parmakları klavyenin üzerinde kıpırdıyor, hızlıca bir şeyler yazıyordu. Parmaklarının iyice tırnağa yakın kısımlarındaki derisi ise sıklıkla soyulmuş hatta yer yer kanamıştı.

Mira'nın da parmakları böyleydi. Psikolojik destek aldığı sırada yoğun stres kaynaklı olduğunu öğrenmiştik.

Ama bu durum adamın ellerinin çekiciliğini zerre etkilememişti. Zaten bir erkekte fetişlerim saymakla bitmezdi ama el ve sırt en büyük zaaflarımdı.

Neler düşündüğümü fark edince daldığım yerden gözümü çektim ve çocukla -benim yaşlarımda gibi görünüyordu- göz göze geldik.

Onun kahveleri benim yeşillerime -yeşil mi mavi mi hala muamma- dalarken kaşlarını iyice çattı, düşünür gibi bir hali vardı.

Gözlerimi kaçırmadım. Çenesinde ufak bir yara izi vardı ama görünmüyordu neredeyse. Çıkık elmacık kemikleri vardı ama zayıf bir suratı yoktu.

Fazla simetrik yüzü sinirimi bozdu ve o an bana niye bu kadar uzun süredir bakıyor olabileceğini düşündüm. Yoksa yüzümde bir şey mi vardı?

Utana sıkıla önüme döndüm ve çaktırmadan çantamdan küçük aynamı çıkarıp baktım. Kocaman gözler, hokka burun, dolgun dudaklar. Aynı bendim işte.

Kendime bir daha o isimsiz yolcuya bakmama sözü verdim ve başımı koltuğa yaslayıp biraz gözlerimi dinlendirmeye çalıştım.

Bir kere görmeme rağmen yüzü kapalı gözlerimin ardında belirince sinirlendim ve gözlerimi açıp laptopumu çıkarttım. Uçağın WiFi'ına bağlanıp kafamı dağıtmak için netflixi açtım. Ne izlesem bilmiyordum. O izlemek çok daha cazip geliyordu. Hayır İdil kendine gel!

Tekrar kendi kendime sinirlenip mousepadi kırarcasına sert vuruşlarla aşağıya kaydırarak filmlere bakmaya başladım. Geçen 5 dakika içinde ekrana bakıyor ve saçma sapan hayallere dalıyordum.

Bu kafayla film izleyemeyeceğime karar verip pes ettim. Laptopu kapatıp gözlerimi yumdum ve tekrar kendimi uyumaya zorladım.

🍭

Yüksek çıkan bir hapşurma sesiyle gözlerimi araladım. Ne zamandır uyuduğumu bilmediğimden etrafıma bakındım. Birkaç kişiyle göz göze geldikten sonra yanımdaki koltuğun -neden yine baktıysam- boş olduğunu fark ettim. Aptallığıma göz devirdim, adını bile bilmediğim bir adamın nerede olduğunu merak etmiştim.

Gözlerimi ovalayarak ayağa kalktım ve tuvalete doğru yürüdüm. Kapı kitliydi. İç çekip kilidin üzerinde parmağımı gezdirirken bir anda döndü ve kapı açıldı.

İçeriden biraz önce hayatımda ilk defa aldığım ama hemen bağımlısı olduğum parfüm ve sabun kokusunu aldım. Ardından o çıktı.

Telefonla konuşuyordu. Uçakta bunu yapmak yasal mıydı? "Haftasonu gelir sanıyordum nerden bileyim onunla aynı uçakta-"

Beni gördüğü gibi telefonu alelacele kapadı ve tip tip bakıp hızlıca yanımdan geçti. Tavırlara bak.

Söylenerek tuvalete girip işimi hallettim. Aynanın karşısına geçince acaba evden çıkmadan biraz makyaj mı yapsaydım diye düşündüm.

Makyaj yapmayı çok sevmezdim ve sadece gerekli zamanlarda -arkadaşlarımla buluşacakken veya babam holdingle ilgili bir yemeğe katılmamız için bizi götürdüğünde- yapardım.

Ellerimi yıkadıktan sonra tuvaletten çıkıp koltuğuma ilerledim. Zaman çabuk geçmişti, birazdan inecektik. Kemerimi takıp beklemeye başladım.

İnişten sonra yanımdaki gudubete bakmayarak kalktım ve valizimi almak için ilerledim.

Valizimi çekeleyerek aynı zamanda telefonumdan daha yüz yüze görme fırsatı bulamadığım yeni ev arkadaşım Şule'den evin konumunu atmasını isteyerek yürüyordum.

Bir anda aklıma gelen şeyle olduğum yerde kaldım. Uçağa montumun içinde soktuğum ve sonra yukarıya yanımdaki adamın yardımıyla koyduğum çantayı unutmuştum. Kendimi ona bakmadan dışarı atmak için o kadar zorlamıştım ki çanta aklımdan çıkmıştı.

İçinde, çantayı almak için geri dönmeme değecek kadar önemli bir şey var mıydı diye çantaya koyduklarımı hatırlamaya çalıştım.
O sırada anneme de endişelenmemesi için uçaktan indiğime dair bir mesaj attım.

Yanılmıyorsam çantamda makyaj malzemelerim, en sık kullandığım ve artık dibi gelmiş yaseminli parfümüm, çok sevdiğim lolipoplarım ve güneş kremim vardı. Aslında çanta içindekilerden daha çok para ederdi ama bunu için geri dönemezdim.

Çantayı geçen sene Rüzgar'la birlikte gezerken -gezen bendim ve Rüzgar da emir kulu olduğu için benimle gelmek durumundaydı- beğendiğim ve onu en az 20 dakika boyunca krem renginin mi yoksa beyazının mı bana daha çok yakıştığı sorusuyla darladığım günü hatırlayınca özlemim kabardı.

Canım Rüzgar'ı aramak istedi ama şu an çalışıyorsa onu zor duruma sokmak istemiyordum. Şimdilik bu isteğimi bastırdım. Akşama da arayabilirdim onu.

Şule evin konumunu gönderince bir taksi çevirdim ve yeni evime gidene kadar başımı cama yaslayıp İstanbul'u izledim.

_____________________________________________

Instagram / Tiktok : flynndenji

YENİLGİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin