"Ne kadar zamandır?" diye tekrarladım sorumu.
Gözlerini kaldırıp gözlerimle buluşturdu. "İki yıldır," diye fısıldadı. "Seni gördüğüm ilk andan beri."
Cümlesi biter bitmez sol göğsümün ucunu öptü. O anda söylediği şeyi düşündüğümden kendimi hazırlamamıştım bile. Neredeyse çığlık atacakken sırtını derince çizdim tırnaklarımla.
Umrunda değil gibiydi. Göğsümün ucunu iyice ağzına aldı. Emiyor, ısırıyordu. Diğer eli ise boştaki göğsümü avuçluyor, sıkıyordu.
İnlememek için verdiğim mücadele hırsımı sırtından almama sebep olmuştu. Derince tırnağımı geçirdiğimi fark ettiğimde çok geçti. "Özür dilerim, canın yandı mı?" diye fısıldadım. Odada sadece yatağımın yanındaki gece lambası yandığından pek bir şey göremiyordum ama parmaklarıma ıslak bir şey bulaşmıştı sırtından.
Hala göğsüm ağzında emerken güldü bunun beni ne kadar tahrik ettiğinden habersiz. "Sırtımda şu ana kadar taşıdığım en güzel iz olacak."
Diğer göğsüme de aynı ilgiyi gösterdiğine emin olduğunca öpücükleri aşağıya inmeye başladı. Göğsümden göbek deliğime kadar dilini sürterken belim yay gibi gerildi. Saçlarını çekiştirdim. "Atlas," diye fısıldıyor, bilinçsizce ismini sayıklıyordum.
"O ağzın öyle güzel sesler çıkartıyor ki," diye mırıldandı öpücüklerinin arasında. "Kendimi zor dizginliyorum. Gerçek ben bir canavar, güzelim. Onu hissetmek istediğine emin misin?"
"Tahrik oluyorsun yani," dedim anlamamış gibi. O sırada uzanıp göğüs ucumu sıkıştırdığında "Atlas," diye yüksek sesle inledim.
Dalga geçtiğimi anlamış gibi şeytani bir şekilde gülümsedi. Marifetli parmakları bacaklarımın arasından iç çamaşırımın kenarına değdi. Derin bir nefele birlikte kendimi geri çekmeye çalıştım. "Adımı söylemene bayılıyorum. Şimdi çığlık atarak söylemeni istiyorum."
Geri çekilme girişimime belime sardığı eliyle engel oldu. "Şşt, rahat dur." Dokunduğu yer öylesine ıslaktı ki utancımdan kendimi kasmıştım. "Saçmalama," diye fısıldadım. "Herkes duyacak."
İki parmağı iç çamaşırımın içine girdiğinde nefesim kesildi. Gözleri oradaydı. "Hmm," gibi bir ses çıkardı. "Sırılsıklam." Daha tepki veremeden parmakları vajinamın girişine değdi. Ben yatak çarşafını sıkarken Atlas dudaklarını ısırdı. Gözlerini yavaşça aşağıya indirip gözlerimle buluşturdu. "Sen çığlık atmadan önce ne kadar derine inebildiğimi görelim mi?"
Fısıldadıktan hemen sonra parmakları girişime dayandı. Parmakları yukarı kaydı. Vajinamın girişinde daireler çizmeye başladı. Derin bir nefes çektim içime. İşaret parmağını yavaşça içime doğru itti. Benimle aynı anda inlediğini duydum.
Tek parmağını ilerletirken inlemelerimin desibeli yetmemiş olacak ki orta parmağını da soktu bu sefer. İleri geri hareketlerle içimde ilerliyor, mümkünmüş gibi daha fazla ıslanmamı sağlıyordu. "Daracıksın," diye fısıldadı. Hızlanmamak için kendini sıkıyormuş gibi hissediyordum. Patlayacaktım, o kadar doluydum ki sanki bir iğnenin ucu değse yetecekti içimi boşaltmaya.
Parmakları hızlandı. Nefes seslerimiz birbirine karışırken "Atlas," diye fısıldadım. "Sanırım geleceğim."
"Dur," dedi aceleyle. "Bekle."
"Ne?" diye fısıldadım. Sanki ben kontrol edebilecektim bunu.
"Tadını almak istiyorum," diye fısıldadı tekrardan. "Seni dilimle getirmek istiyorum."
"Hayır," dedim aceleyle. Onun dilinin oramda olduğunu hayal etmek bile ıslaklığımı daha fazla arttırıyordu. "Bu.. bu çok fazla."
"İstemiyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİLGİ
Teen FictionHafifçe kıkırdadı. "Kıskandın mı? "Ben mi? Neyini kıskanacakmışım senin?" Sırıtmaya devam ederken sorumu duymazdan gelerek, "Bana diklenmene bayılıyorum," dedi. Alt dudağını emerken göz ucuyla lavaboya doğru bakıp tekrar bana döndü. "Bu, kesinlikle...