Kaç hafta oldu son bölümü atalı bu wattpad hala açılmadı kırıcam atıcam telefonu. Buyrunuz bölüm. Yorumlarınızı bekliyorummm.
🍭
Henüz sesimi bulamadığım için dudaklarımdan fısıltıyla çıkan adını duyduğunda sigarayı dudaklarına götüren eli duraksadı. Tekrar hareket ettiğinde sigaradan derin bir nefes çekti. Sigaranın ucundaki ateş harlanırken hala dikkatle ona bakıyor, bu anın hayal olmasını diliyordum.
Gerçek olması için hazır değildim. Tesadüfen karşılaşacak olsak bile ne söyleyeceğim hakkında pratik yapmalıydım.
İçine çektiği derin nefesi bırakırken yayılan sigara dumanı yüzünü gölgeledi. Henüz bitmemiş sigarasını pencerenin önündeki mermerde söndürerek aşağıya attı. Dirseklerini yasladığı pervazdan çekip doğruldu ve pencereyi kapattı. Oda böyle daha karanlık olmuştu. Yüzünü neredeyse hiç göremiyordum. Bana döndü.
Yaklaşan adım seslerini duyarken belki de ilk defa içimde ona karşı bir korku filizlendi. Güvensizlikten miydi bilmiyordum. Henüz kim olduğundan bile emin olmadığımı düşünürken bana yeterince yaklaşmış olacak ki hasta olmama rağmen ona has enfes kokusunu alabildim. Yüzünü görmeme gerek kalmamıştı.
Hala yatakta oturur vaziyette dururken iki parmağı çeneme değdi. Dokunuşuyla hemen yüzümü elinden kurtarmak için geri çekildim. Havada kalan elini yavaşça geri indirdi. "Çok yaramaz bir kız oldun," diye mırıldandı.
Konuşmadan önce boğazımı temizledim hafifçe. "Neden buradasın?"
"Sence?" Tekrar konuşmadan önce eli bu sefer de omzumdan sarkan saçıma uzandı. Parmakları arasına aldığı bir tutam saçımı yavaşça okşarken dokunuşunun yumuşaklığına tezat sert bir sesle "Birkaç gün içinde yurt dışına çıkacağımızı unuttun sanırım." Saçımı saran parmaklarının tersi belli belirsiz omzuma değiyordu. "Benden kaçmak için buraya gelmiş olamazsın, değil mi İdil?"
"Senden kurtulmak için desek daha doğru olur," dediğimde burnundan nefes vererek güldü.
"Benden kurtulman ihtimal dahilinde bile değil güzelim."
Gülmesi sinirimi bozarken saçımı elinden kurtarmak için elimle uzanıp tuttuğu tutamı ben de parmaklarımla kavrarken parmaklarımız birbirine değdi. Elektrik akımına kapılmış gibi aniden geriye çekilirken yatağın yanındaki komodine dirseğim çarptı. Canımın yandığını ona belli etmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dönüp, çarptığım komodinin üzerindeki gece lambasını yaktım.
Karanlıkta aramızdaki gerilim elle tutulabilir hale geliyordu. Bu hissi dağıtmak için ışığı açmıştım ama dönüp loş ışığın vurduğu yüzüne baktığımda pişman oldum.
Zaten yakışıklı olduğunu bildiğim yüzü bu küçücük ışık tanesinde bile ilahi bir görüntüye sahipti. Üzerinden sadece iki gün geçmesine rağmen özlediğim çikolata kahveleri bana yukarıdan bakıyordu. Yüzünü görmek için başımı geriye yatırmam gerekmişti. Çok güzeldi.
Bakışları soğuktu ama sanki beni ilk görüşüymüş gibi gözleri yüzümün her zerresinde dolaştı. Yoğun bakışları ondan çekinmeme neden olacak derecede beni mercek altına almıştı. Hala burada ne yaptığını bilmiyordum. "Odamda ne işin var?"
Sorumla birlikte çatılan kaşlarının altındaki gözlerini gözlerimle buluşturdu. Bakışları daha da sertleşmişti. Boynunda görünen zinciri de o sırada fark etmiştim. Daha önceden zincir takmadığından emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİLGİ
Teen FictionHafifçe kıkırdadı. "Kıskandın mı? "Ben mi? Neyini kıskanacakmışım senin?" Sırıtmaya devam ederken sorumu duymazdan gelerek, "Bana diklenmene bayılıyorum," dedi. Alt dudağını emerken göz ucuyla lavaboya doğru bakıp tekrar bana döndü. "Bu, kesinlikle...