9

2.8K 70 24
                                    


"Baştan alalım!.. Nereye dalıp dalıp duruyorsun sorması ayıp?"

Egemen karşımda kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Sinirliyken çok komik gözüküyordu.

Birkaç gündür sabahın erken saatlerinde okula gelip tiyatro için seçtiğimiz Yüz Yıl Uyuyan Güzel masalının provasını yapıyorduk. Yapıyorduk yapmasına ama benim aklım hala geçenlerde Atlas'la yaşadığımız garip andaydı.

O günden beri onu okulda görmemiştim. Neden bana öyle yaklaşmıştı, hadi yaklaşmıştı madem neden geri çekilmişti? Daha fazlasını istediğimden değildi tabii ki de.

"Çok pardon, bu sefer gerçekten düzgün yapacağım," dedim.

Düzgün falan yapamıyordum. Ben oyuncu değildim. Sinirlenmemeye çalışıyordum ama Ulaş'la ilgili tek güzel şey yakışıklı suratıydı sanırım. Ne demeye böyle bir ödev vermişti, daha dönemin başında bir de.

Rezalet geçen provanın ardından çok iyi iş çıkarmışız gibi Egemen'le kendimi ödüllendirmek için okulun yakınlarında tatlı ısmarlamıştım.

Tatlılarımızı yerken sınıftan bir erkekle kızı gördük ve Egemen onları da masaya çağırdı. Tatlılarımızı yiyip kalkacaktık ama muhabbet sarmıştı o yüzden birer de kahve söyledik.

Hala adını bilmediğim çocuk "Akşama bir evde parti varmış. Okuldan birinin doğum günü müymüş ne? Ufak çaplı bir şeymiş. Gelmek ister misiniz?" diye sordu.

Tereddütle Egemen'e baktım. Daha kimseyi tanımıyordum ve birinin evine gitmeye çekiniyordum. Bakışlarımı fark eden çocuk "Bedava içki de var," deyince Egemen'in gözleri parladı. "Geliriz," diye atladı hemen.

Ona hayretle gözlerimi belerttim. "Bedava diyor," dedi tatlı tatlı. "Dönüşte seninle evine kadar yürürüm, söz."

Üstelemek istemedim. Biraz eğlenmenin bir zararı olmazdı herhalde. "Tamam ama sözünü unutma," dedim. Hevesle başını salladı. Bu kadar sevinecek ne vardı?

Egemen çocuktan partinin yapılacağı evin konumunu alınca onlarla vedalaşıp ayrıldık. Egemen yolda gevezelik ederken ben de bavulda getirdiklerimi hatırlamaya çalışıyor, akşam giymek için uygun bir şey düşünüyordum.

Evimin yerini öğrenmek için benimle önüne kadar yürüdü. Şule de okuldan yeni dönüyordu. Onu Egemen'le tanıştırdım.

"Akşama bir parti varmış sen de gelmek ister misin?" diye sordum. Pek iyi görünmüyordu, biraz yüzü sararmıştı. "Sen iyi misin?" diye ekledim.

"İyiyim iyiyim. Biraz boğazım acıyo sadece. Teklifin ne kadar cazip gelse de bugün parti kaldıracak kafada değilim. Sen benim yerime de eğlen," dedi.

"Emin misin, gitmeyebilirim iyi değilsen. Yanında kalmamı ister misin?" Zaten pek gitmeye niyetim yoktu. Kal dese hemen kabul ederdim.

"Yok canım, üç yaşında mıyım ben? Yatıp uyusam birkaç saate geçer. Sen bozma planını. Hadi ben yukarı çıkıyorum gelirsin," dedi ve merdivenlere yöneldi.

Egemen'le beni almaya geleceği saat için anlaştık ve ayrıldık.

Saat 22'ye gelirken aynada makyajımı tamamlıyordum. Yüzümü çok doldurmak istemediğimden gözlerime ince bir eyeliner çekip bolca rimel, dudaklarıma da bir parlatıcı sürdüm.

Bavulumda hafif serin olan sonbahar havasına uygun bir elbisem yoktu. Bir ara alışverişe çıkmam gerekiyordu. Bulabildiğim en iyi seçenek beli V şeklinde inen, askılı, siyah, dantel detaylı bir mini elbiseydi. Altına ince bir ten çorap giydim. Üstüme de zaatüre olmamak için bulduğum bir siyah deri ceketi geçirdim.

YENİLGİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin