Sabah başımın ağrısında bir nebze olsun azalma olacağını ummuştum. Ama bedenimde dünden farklı olan tek şey acıkmamdı. En son dün öğleden sonra uçaktan inip taksiye binmeden önce bir sandiviç yediğimi hatırladım.
Uzanıp hurdaya çıkan telefonumu aldım ve saati kontrol ettim. 14.34 olmuştu. Hiç şaşırmadım çünkü zaten yol yorgunuydum. Üstüne de bir ton şey yaşamış, neredeyse sabaha karşı eve dönmüştüm.
Uyuşuk hareketlerle kalkıp banyoya girdim. Küvetin dolması için musluğu açtım ve aynanın karşısına geçip soyunarak vücudumda dünden kalan hasarları inceledim. Sanırım bugün bir ara eczaneye gidip çürüklerim için krem almam gerekecekti.
Dolan küvete atmak için köpüren tablet aramaya, dün boşaltmadığım bavuluma gittim ama bulamadım ve mecburen suya köpük döktüm. Acele etmeden uzun bir banyo yaptım. Çıktığımda orman meyveli duş jelim gibi kokuyordum. Bornozuma sarınıp kurulandım ve bir eşofman takımı giyerek mutfağa geçtim. Evden ses gelmiyordu. Şule dışarı çıkmış olmalıydı. Bu beni rahatlattı çünkü dün yaşananları anlatırken çok utanacağım kesindi. O anı mümkün olduğunca geciktirmek istedim.
Sanırım Şule alışveriş yapmıştı çünkü buzdolabı ağzına kadar doluydu. Çok halim olmadığı için bir yumurta alıp çırptım ve omlet hazırlayıp geç kahvaltımı yaptım.
Bulaşıklarımı toplarken gelen mesaj sesiyle ellerimi sildim ve telefonumu kontrol ettim. Mesaj Egemen'dendi. O kadar kafam dağılmıştı ki daha dün markette tanıştığım sınıf arkadaşımı zor hatırladım.
Ders seçim takvimini göndermişti. Bugün seçim yapabiliyordum. Bölümümle ilgili derslerin yanında alan dışı seçmeli ders de alabiliyordum. Egemen'e hangisini seçtiğini sorunca bana hala seçmediğini, benim seçtiğim herhangi bir derse birlikte girebileceğimizi söyledi.
Listeyi inceledim. Derslerden birine Ulaş'ın girdiğini gördüm. Zaten alan derslerimden birine giriyordu. Ama o karizmatik yüzünü haftada bir saat daha görmek için sol böbreğimi bile satabilirdim. Verdiği seçmeli ders de 'senaryo ve kurgu uygulamaları'ydı.
Dersi seçtim ve Egemen'e yazdım. Derse Ulaş'ın girdiğini fark edince orta parmak emojisi gönderdi ama yine de dersi seçtiğini söyledi.
Telefondaki çatlaklar yazmamı zorlaştırdığından aklıma dün Atlas'ın verdiği kartvizit geldi. Nereye koymuştum onu?
Odama girip dakikalar boyunca her yeri aradım. Bulamadığımı kabullenip mecburen kendi paramı harcamam gerektiğini düşününce sinirlendim.
Neden bana borçlu olduğu bir şey yüzünden ona ben ulaşacaktım ki? Keşke dün arabada bunu demek aklıma gelseydi.
Şule'ye mesaj atıp nerede olduğunu, telefoncuya benimle gelip gelemeyeceğini sordum. Yanıtı gecikmedi. Yakınlarda olduğunu, ben hazırlanana kadar eve gelebileceğini söyledi.
Gidip hazırlandım ve yorgunluktan ölü balığa benzeyen suratımı biraz renklendirdim. Çantamı ve anahtarlarımı da alıp çıktım ve aşağıda Şule'yle buluştum.
🍭
Ağzımda çilekli lolipopumla Şule'nin haftadaki ilk dersi öğleden sonra olduğu için tek başıma yeni okuluma yürüyordum. 2 gün önce onunla birlikte aldığım yeni telefonumdan Egemen'e mesaj attım ve kampüsün içinde olduğunu öğrenince adımlarımı hızlandırdım. Bahçeye girince gözlerim onu aradı.
Bakışlarımız buluşunca yanındaki birkaç kişiyi takmadan elini kaldırdı ve bi saat kadar gelen bir süre boyunca bana el salladı. Utanç yürüyüşümü tamamlayıp sonunda yanına geldiğimde hala elini sallıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİLGİ
Teen FictionHafifçe kıkırdadı. "Kıskandın mı? "Ben mi? Neyini kıskanacakmışım senin?" Sırıtmaya devam ederken sorumu duymazdan gelerek, "Bana diklenmene bayılıyorum," dedi. Alt dudağını emerken göz ucuyla lavaboya doğru bakıp tekrar bana döndü. "Bu, kesinlikle...