Herkese merhaba 👋
Keyifli okumalar diliyorum🖤
(Aren ve Sare için kafamdaki profile uyan birilerini ben bulamadım. Sizin yakıştırdığınız kimseler varsa bana özelden atarsanız onları kullanarak bölüm kartı hazırlayabilirim. Şu ana kadar paylaştıklarım sadece bölüm içinde bana en yakın duyguyu veren çift görselleridir.)
💫
Yaşamak, anlamaktan ve hissetmekten ibaretti. Geriye kalan her şey boş ağıttan başka bir anlam ifade etmiyordu nezdimde. Ve insan en çok ölürken anladıklarını süzgecinden geçiriyor, hissederek kalbinden akan damlalara son veriyordu.
Tıpkı Şule gibi ve onun toprağına bulanmış ellerimdeki yaşamın son kırıntıları gibi.
Belki o benden fazla anlamıştı hayatı ama hissetmesi bana kalmıştı.
Ellerimdeki yorgunluk bana bunu haykırıyordu.
Onu toprağa sadece Soner, Aren ve ben teslim etmiştik. Üzerine atılan her taneyi çıplak ellerimle, bir annenin bebeğinin üzerini örtüşü gibi örtmüştüm. Bunu yaparken öyle ağlamıştım ki gökyüzünden intihar eden kar tanelerinin ıslaklığı bile az gelmişti toprağına...
Nefes alan bedeni hep olmayan bebeğini ve sevdiği adamı; Alp'i beklemişti. Şimdi sevdiği adam onun son yolculuğuna bile gelmemişken o göklerde bebeği ile hasret gideriyordu. İçimde onun özlemini duyduğu çocuğuna kavuşmuşluğunun huzuru vardı var olmasına ama yolculuğunun parçaladığı hayatın her zerresi üzerimde dökülmüştü.
Bana ve arkadaşlarıma şu ana kadar yaptığı hiçbir şey umurumda değildi. Onu ilk gördüğüm an da zaten her şeyi unutmuştum ama şimdi yapmadıkları kalbime takılı kalmıştı ve hayatıma giren herkes bende takılı kalan her şeye takılıp yere düşecek, onlarla beraber yeniden ve yeniden bende kanayacaktım.
Onun için bıçaklar önemliydi, çünkü bıçakla kesilerek ona bir hayatın olmadığını ispat etmeye çalışmışlar, üstüne üstün dalga geçmişlerdi.
Bebek önemliydi, çünkü ondaki o boşluk bana yapılan işkencenin varlığını sorgularken kullandıkları radyasyonik cihazlar tarafından onu kaybetmişti.
Bendim derdi çünkü onun tek derdi de bana benzemekti...
Yağan kar sessizliğimizin üzerini de örterken etrafta sadece hocanın ettiği dua yankılanıyordu. İçim bu anda ürpermişti, çünkü katıldığım ikinci cenazeydi ama ilk gibiydi. Öyle bir ilkti ki ellerimden ömür boyu çıkmayacak lekeleri takılı kalmıştı.
Benim hayatıma birilerinin üzerine örtülü topraklarını avuçlamak biçilmiş gibiydi...
Aren'se ellerini ellerime geçirerek mezarın üzerinden kalkmama yardım etti. Ellerimdeki toprak onun ellerine bulandı ama zerre rahatsız değildi. Gözleri gözlerime değdiğinde can buldum, en azından bana can veren oydu... İçimden tebessüm etmek geldi. Bu anda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAREN
Teen Fiction"Bizler renkli kapılar ardında kendini bulmaya çalışan dört kişiydik. Bir evimiz yoktu ve her şey bize uzatılan anahtarın araladığı yeni dünya ile başladı. Şimdiye kadar herkesin birbirini dinleyip ama anlamadığı evlerden sıyrılmıştık. Samimiyetin b...