Dicel'nin Anlatımıyla
Telefonu kulağıma koyduğumda her zamanki gibi soğuk sesiyle cevap verdi. "Alo" bende onun gibi soğuk sesimle cevap verdim. "Gölge"
"Anka?" dedi soran sesiyle. "Senden bir şey araştırmanı istiyorum."
"Yengenle Dayı'nın geçirdiği trafik kazası?"
"Ayen öyle, bu kaza normal değil ben operasyona gidiyorum arkamdan trafik kazası geçirip ölüyorlar. Tesadüf olması mümkün değil altında başka bir şey olmalı artık peşine düşmem gerekiyor." dedim.
"İstediğin evraklar akşam elinde olur. Zaten hazırlar ama şu an ufak bir işim var, biliyorsun ben işimi yarım bırakmayı sevmem halledince evrakları yollarım sana." daha önce araştırdığını söylemesine şaşırmadım çünkü beni azıcık tanımışsa benim bu işin peşini bırakmayacağımı bilirdi.
"Tamam bekliyorum." dedikten sonra telefonu kapattım, bir infaz Askerini daha fazla rahatsız etmek istemiyordum, büyük ihtimalle de birinin kafa derisini yüzüyordu.
Gölgeyle daha önce bir operasyonda tanışmıştık, teröriste yaptıklarıma bir infaz askeri olarak o bile şaşırmıştı, daha sonradan da başka operasyonlarda birlikte yer alınca arkadaş olmuştuk şimdiyse birbirine yardım eden iki dost olmuştuk. Sadist anlarımı gören sayılı insanlardandı kendisi aynı zamanda.
Arabanın anahtarını alıp aşağı indim. Enesi ararken arabaya bindim.
"Alo Enes ben hazırlandım. Seni nerden alıyım?"
"Alo, Dicle ben Dağhan." Dağha'nın sesini duyunca anlık olarak bocaladım.
"Merhaba nasılsın?" diye sordum kabalık olmaması için.
"İyi sen nasılsın?"
"İyim teşekkür ederim... Enesle konuşacaktım ama neredeydi?" diye sordum.
"Adliyede o." Ne!?
"Nasıl yani niye adliyedeki Enes?" Enesin davalık bir durumu yok diye biliyordum, neden şimdi adliyede ki?
"Korkmana gerek yok. Beha abimin yanında adliyeye gitti telefonu yanına almamış sadece o kadar." Al işte! Şimdi ben bu Enese ne yapsam hakkımdır.
"Anladım, hala adliyede mi peki?"
"Evet abimle beraber olmalılar."
"Teşekkür ederim. Görüşürüz."
"Görüşürüz." Telefonu kapattığım da adliyeye gitmek için arabayı çalıştırdım.
Diğer tarafta Dicle'yle konuştuğu için mutlu olan Dağhan vardı Enesin adliyede olduğunu duyunca sesinde duyduğu bariz korkuyla Enesle birbirlerine ne kadar değer verdiklerini anlamıştı. Bir gün kardeşiyle böyle olmak istiyordu ve bunun için her şeyi de yapacaktı.
Adliyeden içeri girdiğimde görevli birini durdurdum "Savcı Beha Kansu'nun odası nerde?"
"2. Katta koridorun sonunda." demesiyle teşekkür edip dediği yere geldim.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimde Beha sert ses tonuyla "Buyrun" diyerek başını baktığı evraktan kaldırdı.
Yüzünde beni görmeyi beklemediğini belli eden bir ifadeyle yüzüme baktı. Yerinde dikleşerek konuştu. "Dicle?" dedi soran ses tonuyla.
"Şey Enesle buluşucaktık da aradığımda Dağhan açtı telefonunu adliyede senin yanında diyince bende onu almaya gelmiştim." dedim.
Eliyle koltuğu gösterip konuştu "Geç otur istersen, Enes lavaboya gitmişti gelir birazdan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Oyunu
RandomBorda bereliler için bir söz vardır: Ne geldiklerini görürsün ne de silahlarının sesini duyarsın göreceğin son şey bir çift göz olur. Üsteğmen Dicle Arslan'nın namlusunun ucundakininde gördüğü son şey bir çift bela olan deniz göz olur. Peki bu deni...