Dicle'nin Anlatımıyla
Gördüğüm yüzlerle dudağımda engel olamadığım bir tebessüm oluşmuştu çünkü birlikte çalışacağımız tim eski timim olan Barut timiydi.
Timdekiler beni tanıdığında onlar da ilk başta şaşırmıştı ama sonra onlarda otuz iki diş sırıtmaya başlamıştı.
Fırat Muratın karşısına geçip "Yüzbaşı Fırat Sarı." dedi.
Murat başını sallayarak cevap verdi.
"Kıdemli Yüzbaşı Murat Akgün. Memnun oldum Yüzbaşım."
"Sağolun Komutanım, operasyonda nasıl bir yol izliycez?" diye soru sordu.
"Dronla araziyi izleyecekler sonra da bize bilgi verilecek ona göre ne yapacağımıza bakıcaz. O arada bekliycez." dedi.
Murat bana baktığında gözlerindeki gördüğüm şaşkınlıktan onunda bu karşılaşmadan haberi olmadığını anlamıştım.
Bir iki adım atıp karşısına geçip tekmil verdim.
"Üsteğmen Dicle Arslan!"
o sadece başını salladı. "Kurtulamayacak mıyım ben senden?" dedi.
Başımı olumsuz anlamda sallayıp "Üzgünüm Komutanım benden kurtuluş yok." dedim.
"Öyle olsun bakalım Üsteğmenim."
Börü timi bize anlamsızca bakarken açıklama yaptım.
"Ben buraya gelmeden önce Hakkaride Barut timindeydim." dediğimle hepsi aydınlanmış bir şekilde başlarını salladı.
"Komitonum siz bizum hasretimuze dayanamayıp gelduniz mi"
Bunu diyen Mertti benim en iyi dedikodu arkadaşımdı ve Selim ikisi benim dedikodu kaynağımdı.
Mert gelip bana sarılınca Selimde "Orda dur beya Komutanımız asıl benim asretime dayanamadığı için gelmiştir." diyerek Mert'i itip bana sarıldı. İkside mutlu olduklarında ya da eğlendiklerinde böyle şive yapardı.
Onlada sarılırken arkadan Bulutla Fatih 'O bizim Komutanımız' diyerek hamurdanıyordu
Ay Dicle onlar bizi mi kıskanıyor ya çok tatlılar.
Gerçekten iç ses tatlıydılar.
Beni kabul etmiş olmalarına sevinmiştim. Eski Timimden herkezle sarıldıktan sonra benim yerime gelmiş olan Üsteğmenle karşı karşıya geldik.
Elimi uzatıp "Üsteğmen Dicle Arslan." dedim. Elimi tutup "Üsteğmen Ufuk Bolatlı." dedi.
Elimi bırakmayıp yüzümü incelemeye devam ediyordu. Selim,Mert ve Batu'nun öksürük krizine girince mecbur elimi bırakmak zorunda kaldı. Diğerlerine baktığımda hiç biri ufuğa pek güzel gözle baktıkları söylenemezdi. Fırat'a baktığımda Ufuğu öldürecekmiş gibi bakıyordu.
Fırat bizi kıskandı Dicle dikkat et çocuğu falan dövebilir
Hepimiz ufak bir ateş yakıp etrafına oturup merkezden haber bekliyorduk.
"Dicle Komutanım"
Mert'e baktığımda yüzündeki sırıtıştan dedikodu söyleyecekleri belliydi, başımı, 'ne oldu' der gibi salladım.
"Etem doktor Yasemin doktorla sevgiliymiş."
Söylediğiyle gözlerim büyümüştü.
Ah be Mert bu burda denecek şey miydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Oyunu
AléatoireBorda bereliler için bir söz vardır: Ne geldiklerini görürsün ne de silahlarının sesini duyarsın göreceğin son şey bir çift göz olur. Üsteğmen Dicle Arslan'nın namlusunun ucundakininde gördüğü son şey bir çift bela olan deniz göz olur. Peki bu deni...