1. BÖLÜM
JASON - 21 ağustos 2007
Havada hafif hafif esen bir yaz rüzgarı vardı. Rüzgar yüzüne çarpsa a üşütmeyecek kıvamda, insanın yüzünde dans ediyordu. Bir cuma gecesi JaSon Russell arabanın camını açıp bu hafif rüzgarın tenine değmesini sağladı. Yaz aylarını sevmezdi, yağmurdan, soğuk ve karlı havalardan hoşlanırdı. Böyle havaların kimsenin bilmediği ruh halini yansIttığını düşünürdü. Bu havalarda kendini bulduğunu söylerdi. Yağmurlu havalarda üzerine bir yağmurluk geçirir, yaşadığı bölgede bulunan, çok sevdiği, ormanın arasında gizlenmiş koruluğa gider ve saatlerce yürürdü. Ama artık yaz gelmişti ve arkadaşlarıyla buluşmadığı sürece evden dışarı çıkmayı tercih etmiyordu. Tabi bir de babası dışında , tıpkı şu an olduğu gibi.
Oturduğu evden yaklaşık olarak 20 mil uzaklıkta olan, babasının tedavi gördüğü hastaneye varmak üzereydi. Jason ile yaşadığı sürece yedi kayıp ve iki defa yangın olayı yaşadıktan sonra tedavi görmesi için yatırdığı hastaneye. Babasının yanına her gittiğinde kendisini yeniden tanıtmak zorunda olması acı bir durumdu fakat babası onu hatırlamıyor olmasa da Jason babasını unutmamıştı ve bunu hiç bir şey değiştirmezdi. Babası Will Russell 3 yıl önce Jason 24 yaşına yeni girdiği sıralarda alzheimer hastalığına yenik düşmüştü. Şimdilerde bir olaydan veya birini tanıdıktan 10-15 dakika sonra yaşadığı şeyleri veya tanıdığı kişileri tekrar unutuyordu. Bazen de yıllar öncesini bugünmüş gibi hatırlıyor ve olaylar sanki yeni yaşanmış gibi konuşuyordu. Babasının henüz 12 yaşında ayakları pedallara bile zor yetişirken evlerinin önündeki boş yolda ona nasıl araba kullanmayı öğrettiğini hatırladı.
"Büyüyünce benim de bir arabam olacak değil mi babacığım?"
"Tabi ki evlat ilk arabanı ben alacağım ve yan koltuğunda da ben oturacağım ve çok uzun bir zaman kalmadı bana güvenebilirsin."
Ve babası yaşlanıp hastalandığında onu tedavi için götürdüğü hastaneleri düşündü. Doktor artık hastaneye yatması gerektiğini söylediğinde hastane çalışanları ile beraber götürülmesini reddetmiş ve babasını 12 yaşındayken söylediği gibi yan koltuğunda kendisi götürmüştü.
Babası yatırılacağı hastaneye gidene kadar 4 defa ona kim olduğunu sormuş ve kaçırıldığını sanıp olay çıkarmıştı. Annesini 14 yıl önce kendi yatak odasında tavanda asılı halde bulmuştu. Bu görüntü karşısında yapabileceği tek şey kapının önüne oturup babası eve gelene kadar annesinin tavandan sallanan bedenine bakmaktı. Babası eve gelip kendisine seslendiğinde cevap verecek gücü kendisinde bulamayıp sessiz kaldı. Koridordan babasının odalara tek tek baktığı için olsa gerek diye tahmin ettiği, yavaş yavaş bulunduğu odaya doğru yaklaşan ayak sesleri geliyordu. Ayak sesleri durduğunda,
"Aman Tanrım1 Jason neler oldu burada?" diye çığlık atan babasının sesiyle biraz da olsa kendine gelse de hala gözlerini annesinden ayıramamıştı. Annesinin babasının eziyetlerine dayanamayıp kendisini öldürdüğünü anlayabilecek kadar büyük bir yaştaydı. Babasını her zaman severdi, annesine onun yanında bir şey yapmasa da ara ara çok şiddetli kavgalarında, odasında saklandığı yorganın altından annesinin acı seslerini duyuyordu. Babasının ona değer verdiğini ve Jason için her şeyi yapabileceğini biliyordu. Her fırsat bulduğu boş zamanı oğluyla geçirerek değerlendiriyordu. Annesi de yanında mutlu görünmeye çalışır ve çoğu zamanda bunu başarırdı. Jason da her zaman olanları göz ardı etmeyi seçmişti, ne de olsa mutlulardı. Babasını her şeye rağmen çok sever ve onu kendine örnek alırdı. Ama ona kinle baktığı ilk gün o gündü. Gözlerini annesinden ayırıp bir yandan telefonla telaşlı telaşlı konuşurken bir yandan da dehşetle bir karısına bir kendisine bakan adamın yüzünde babasını değil de annesinin katilini görüyordu artık. Kolay kolay atlatamadığı bu zor günlerden sonra Jason artık sessiz sakin bir çocukluk geçirmeye başlamıştı. Babası ne kadar ona yaklaşmaya çalışsa da artık eskidi gibi yakın olamayacağını biliyordu. Kafasında oluşturduğu o profil tamamıyla yıkılmıştı ve asla tekrar inşa edilemeyecekti. Yine de her şeye rağmen babasına karşı olan sevgisini asla yok edememişti ve her ayın 4 günü onu ziyaret etmesinin sebebi de buydu. Aslında babasının sonu hak ettiğinden çok daha güzel olmuştu. Bütün o kötü anılarını, suçunu, annesine yaptığı eziyetleri, her şeyi, herkesi unutmuştu. Tam da bazen kendisinin de yapmak istediği gibi. Ama bu son babası için fazla mükemmeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR
Mystery / ThrillerETRAFINIZDAKİ HERKESİ BİR BİR ÖLDÜRMEYE BAŞLAYAN VE ÖLDÜRDÜĞÜ HER KİŞİNİN ARKASINDAN BAZI NOTLAR BIRAKAN BİR KATİL DÜŞÜNÜN VE BU KATİL YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİL... GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA GEÇEN OLAYLAR SİLSİLESİNİN İÇİNDE DÜNYADAN DÜNYAY...