24. BÖLÜM

9 5 0
                                    


24. BÖLÜM

Noah elindeki el feneriyle ancak önünü aydınlatabildiği kocaman ağaçların arasından Jason'u görmeye çalışıyordu. Aklından geçen düşünceler onu çok korkutuyordu. "Umarım geç kalmamışımdır," diye düşündü. AbbiE arayıp da Jason'un gelmediğini söylediğinde Christina ile birlikte olay üzerinde konuşuyorlardı. Zaten Noah'ın da Jason'la konuşması gereken önemli bir konu olduğu için işi bitirdiğinde yanına gidecekti. Jason ormana sık sık giderdi ama hiç bu kadar geç saate kalmamıştı. Saat gece yarısını geçince Abbie telaşlanıp Noah'ı aramıştı. Christina yanına birkaç adam almasını ya da beraber gitmeyi teklif etti ama Noah'ın aklındaki senaryo gerçekleşirse belki bu sefer katili yakalayabilirdi.

"Joson?" Saatlerce bağırmasına rağmen hiç ses yoktu. Etrafta sadece ara ara gelen kuş sesleri ve cırcır böceklerinin cırlamasından başka ses duyulmuyordu.

"Jason?" Çok derinlerden gelen bir ses duyar gibi oldu. Dikkat kesilip dinledi.

"Noah?" Jason'un sesiydi.

"Tanrı'ya şükür yaşıyor." Hemen sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Jason şu an hayatta olabilirdi ama bu hala tehlike olmadığı anlamına gelmiyordu. Sık ağaçları geçip büyük bir alana çıktığında Jason'u sapa sağlam karşısında görüp bir kez daha şükretti.

"Dostum, iyi misin?"

"Noah o burada." Noah silahını kınından çıkarıp etrafa bakmaya çalıştı. Fener belirli bir mesafeye aydınlattığından daha ilerisini göremiyordu. Gözü karanlığa alışsa da eğer gece görüşlü bir keskin nişancısı varsa göremeyeceği bir uzaklıkta da olabilirdi.

"Burada olduğuna emin misin?"

"Evet, bazı sesler duydum ama kimseyi göremedim, gecenin bu saatinde ondan başka kim olabilir ki? Beni takip etmiş olmalı."

"Tamam, dikkatlice yanıma gelmeni istiyorum. Buradan hemen gidiyoruz."

"Noah, ya Ian'nın daha evindeki gibi silahı varsa?"

"O yüzden dikkatli olman gerekiyor dostum, şimdi yavaşça bana doğru gel, ben etrafa bakıyor olacağım. Bana geldiğinde de arkana bile bakmadan buradan uzaklaşacaksın, ben de onun peşine düşeceğim." Jason adımını attığın da korkunç bir silah sesi duyuldu ve yere yıkıldı. Acı içinde bağırıyor kanlar içindeki bacağını tutuyordu. Noah bir anlığına ne yapması gerektiğine karar veremedi. Jason'a mı yardım etmeli yoksa katilin peşinden mi gitmeliydi? Birkaç saniyelik bir tereddütten sonra

"Jason burada kal, hemen döneceğim yardım çağırıyorum," deyip sesin geldiği yöne, sık ağaçların arasına daldı. Olabildiğince hızlı ilerliyor, ilerlerken de her ağacın arkasına bakıyordu. Fenerin ışığı ileride parlak bir metal aydınlattı.. Dikkatini elden bırakmadan oraya doğru ilerledi. Etrafta kimsenin olmadığından emin olunca metale iyice yaklaşıp, tam da tahmin ettiğim şey olduğunu gördü. Silah bütün düzenekleri ile kurulmuş halde orada duruyordu. Tekrar etrafı baktıktan sonra yere yatıp silahın dürbünden baktı. Yeşil görüntünün tam ortasında acıyla kıvranan Jason yatıyordu. Hemen telefonu alıp ambulans ve merkezden de destek ekip çağırdı. Ona ilk defa bu kadar yaklaşmıştı ama yine elinden kaçırmıştı. Ateş eder etmez uzaklaşmış ve Noah buraya gelene kadar da çoktan kaybolmuştu. Ama neden elinde Jason'a öldürmek için imkan varken sadece yaralamıştı? Ian'ın evinde olanları düşündü. Orada da önce camı kırıp sonra ateş etmişti. Ne yapmaya çalışıyordu? Ayağa kalktı, tam Jason'un yanına gitmek için arkasını dönerken silahın yanında duran taşın altındaki beyaz kağıdı gördü.

"Selam dedektif,

Eminim şu anda kafanda neden Jason'a öldürmeyip yaralı bıraktın konusunda soru işaretleri vardır. Kendini bu kadar yorma diye sana klinikteki odada bir ipucu bırakayım dedim. Bunun sadece bir başlangıç olduğunu fark ettiğini umuyorum. Bu seferde arkadaşını koruyamadın dedektif, diğerlerini koruyamadım gibi. Bakalım sıradakini koruyabilecek misin? 

Sevgiler."

Noah Jason'u götürdükleri ambulansın peşinde giderken sanırım sorusunun cevabını bulmuştu. Vezir üzerinde kan olsa da hala oyundaydı ve Jason şu anda yaralı olsa da hala oyundan çıkmamıştı.

HAPSOLMUŞ RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin