27. BÖLÜM

10 5 0
                                    

27. BÖLÜM

Abbie bugün çok yoğun bir gün geçirmişti. Tüm gün boyunca üç nişan saçı, iki epilasyon, dört ağda, yedi fön, iki maşa ve bir boya işiyle uğraşmışlardı. Mesai bitip dükkanın kepenklerini indirirken yorgunluktan ölmek üzereydi. Pazar günleri genelde hep böyle yoğun geçerdi. Abbie'nin dükkana etrafta övgüyle yayılmaya başladığından beri yanında çalışan iki eleman yeterli gelmiyordu. Yeni bir eleman alma fikrini değerlendirmek üzere aklının bir köşesinde kaydetti.

Jason bu akşam Noah'la buluşacaktı. Abbie de o gelene kadar eve gider, duşa girer, yemekleri hazırlar ve sevgilisini beklerdi. Bugün günlerden pazar yani film gecesiydi, bu kadar olayın üzerine hala her şey normalmiş gibi davranmaları Abbie'ye biraz tuhaf geliyordu ama Jason "Onun istediği de günlerimizi korku ve üzüntü içinde geçirmemiz," demişti. Bütün bu olanların arasında birbirlerine sarılıp destek olmaları en önemli şeydi. Birlikte yaşamaya başladıklarından beri her şey çok güzel gidiyordu. Hayatları düzene girmişti, artık iş saatleri, yemek saatleri, uyku saatleri, aktivite saatleri, gün gün planlanıyordu. İkisinin de aynı düşüncede olması hayatlarını çok kolaylaştırıyordu. Her şey bu kadar güzel giderken neden evlilik gibi gibi bir esaret altına girmek istesinlerdi ki. İkisi de halinden gayet memnundu. Eve girince ilk kişi ter içinde kalmış kıyafetlerinden kurtulmak oldu. Üstündeki her şeyi çıkardıktan sonra küveti doldurup kendini sıcak suyun içine bıraktı. Bu yaptığı günün bütün yorgunluğun üstünden atacaktı, bacaklarındaki ağrının yavaş yavaş yumuşadığını hissetti. Bazen gerçekten öğle saatlerine kadar yatan, yaptıkları tek şeyin televizyon programları izlerken oje süren, akşam için yemek hazırlayan ve sıkıntıdan temiz olan evlerini tekrar tekrar temizlemek olan kadınlar gibi olmak istiyordu. Daha gün ışımadan kalkıp uykulu gözlerle bütün gün kocaları ya da sevgilileri için süsleyen kadınlarla uğraşmaktan bazen sıkılıyordu. Komşularının, iş arkadaşlarının, anne-babalarının dedikodusunu yapan aptal kadınları dinlemek bazen çok zor geliyordu. Ama ayakların üzerinde duran kadın profilinden çok memnundu. Zaten genç yaştaki babasının ölümünden sonra çalışmak zorunda kaldığı için yorulmaya alışmıştı. Geride annesi, abisi ve kendisi kaldıktan sonra uyuşturucu ve alkol bağımlısı abisine parayı yetiştirmek için gece gündüz çalışmıştı ama yine de yetmemişti. En sonunda abisi aşırı dozdan ölü bulunduğunda sadece annesi ve kendisi kalmıştı. Şimdi babasından kalan birkaç mülk sayesinde annesi rahat bir hayat sürüyordu. Jason'u annesiyle tanıştırdığında onu desteklemiş "Ne kadar doğru bir karar vermişsin," deyip durmuştu. Kızı adına çok mutlu olmuş ve artık yaşadığım bunca üzüntü ve zorluktan sonra rahata kavuşacağını olmuştu. Abbie neredeyse küvetin içinde uyuya kalacaktı. Sıcak su o kadar güzeldi ki içinden çıkmak istemiyordu. O sırada dış kapının açılma sesi geldi. Jason erken mi gelmişti?

"Tatlım, sen misin?"

Koridordan gelen yürüme seslerinin arasından duyduğu "Hı hı," sözüyle hiç istifini bozmadan yatmaya devam etti.

"Banyodayım, gelmek ister misin?"

Banyoya doğru gelen ayak sesleri onunda istediğini gösteriyordu. Evi gözlerini kapatıp gelen ayak seslerini dinledi. Ayak sesleri artık banyonun içindeydi, Abbie ayak sesleri durduğunda artık Jason'un yanında olduğunu biliyordu. Eli suyun içine girip vücudunda gezmeye başladı. Bu his Abbie'yi gülümsetmişti.

"Yanıma gelsene bebeğim." Jason cevap vermeyip eliyle harikalar yaratmaya devam ediyordu. Gözlerini açmadan,

"Demek susma fantezisi yapmak istiyorsun ha?" Yine ses yoktu ama vücudunda gezinen el işini yapmaya devam ediyordu. El aşağıdaki işini bitirdikten sonra yavaş yavaş yukarı çıkmaya başladı.

"Mm, bunu sevdim." Abbie artık iyice rahatlamış ve kendini gitgide artan zevkin pençesine bırakmıştı. El boynuna kadar ulaşmıştı. Sonra yüzüne ve en sonunda alnının üzerinde saçına kadar uzanmıştı. Abbie gözlerini açmaya, ya da çığlık atmaya bile fırsat bulamadan saçından tutan el onu suyun içine batırdı. Abbie bir anda neye uğradığını şaşırıp çırpınmaya başladı. Gözlerini açmıştı ama suyun hareketinden görüntü o kadar bulanıktı ki tepesinde duran adamın kim olduğunu çıkaramıyordu. Elinde kameraya benzer bir şey tutuyordu ve kafasından öyle güçlü bastırıyordu ki, bir burada öleceğini artık anlamıştı. Çırpınmayı bırakıp ona bunun kimi yaptığını görene kadar daha yaşadı ve sonra ciğerlerine dolan suyla birlikte bir kameraya son bir bakış attı, son yaşayan bir bakış.

HAPSOLMUŞ RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin